21 Eylül tarihine hızla yaklaşırken tüm öğrenciler, öğretmenler, veliler, kırtasiyeciler, yayıncılar, servisçiler… dolayısıyla toplumumuzun yarısından fazlası “Okullar zamanında açılacak mı? Yeni eğitim sistemi nasıl olacak? ” sorularına yanıt arıyor.
Eğitim camiasının gündemini yoğun bir şekilde meşgul eden bu konu ile ilgili henüz kamuoyu ile paylaşılmış net bir bilgi yok. Turizm sektörünün desteklenmesi için verilen toleransla gevşetilen pandemi kuralları pandemide vaka sayılarında ciddi bir yükselişe zemin hazırlamış gibi duruyor.
1 Eylül tarihinden başlayarak genişletilmiş pandemi tedbirleri ve yasakları 15 Eylül tarihine kadar yoğun denetimlerle tekrar uygulamaya alınırsa okulların açılma zemini oluşturacaktır. Böylelikle seyreltilmiş sınıflarla bile olsa eğitime başlamanın mümkün olacağı gözükmektedir.
YÜZ YÜZE EĞİTİM BAZI PROBLEMLERİ DE BERABERİNDE GETİRECEK
Okulların açılması ve yüz yüze eğitimin başlaması ile birlikte birçok sıkıntı da beraberinde gelecek. Matematik, Fen, Türkçe gibi temel derslerin yüz yüze, geri kalan derslerin ise online eğitim süreci ile devam ettirileceği düşünülmektedir. Pandemi sürecinden dolayı cumartesi günlerinin eğitime dahil edilmesi ve sınıf mevcutlarının ikili eğitime geçilerek azaltılması planlanıyor. Sınırlandırılmış ders ve süre ile verilen eğitimin akabinde özellikle çalışan anne ve babaların yarım gün eğitimden sonra çocuklarının güvenli olarak evde kalmalarını nasıl sağlayacakları konusu büyük bir problem olarak velilerin önünde duruyor.
Okul yönetimi özellikle çocukların okullarda oturma düzenleri, farklı saatlerde teneffüs uygulamaları, yemek alanlarının kullanımları, yeterli olmayan hijyen malzemelerinin nasıl sağlanacağı, öğretmenlerde vaka durumu oluşması durumunda eğitimin hangi öğretmen tarafından nasıl devam ettirileceği, kronik rahatsızlıkları bulunan öğrenci ve öğretmenlerin eğitim sürecine nasıl dahil edileceği gibi birçok konu ise kalıcı çözüm beklemekte…
OKULLARI NASIL AÇMALIYIZ?
Her şeyin başı öncelikle sağlık… Pandemi sürecinde eğitim ve öğretmen üzerine o kadar çok şey, o kadar çok kişi tarafından - gerekli ve gereksiz - konuşuldu ki birçok dezenformasyon ve spekilasyon var.
Hiçbir öğretmen öğrencisinden uzak kalmak istemez ve hiçbir öğretmen yattığı yerden para kazanmıyor. Onlar da bir anne, baba ve veli.
Dünyada bir nesil belki ömründe bir daha görmeyeceği bir pandemiyi yaşıyor. İnsanlarımız gibi kurumlar da bu durum karşısında ne yapacağını bazen kestiremiyor. Burada onun ya da bunun yaptığı yanlışları değil yapılan yanlışların tespiti ve çözüm önerileri üzerinde konuşmak ve sürece pozitif bir enerji katmak hepimizin temel görevi olmalıdır.
Tüm kurumlarımızın ve vatandaşlarımızın ortak bir gayretle sosyalizasyon sınırlandırmasına uyarak toplu cenaze, düğün, akraba ziyaretlerinde pandemi sürecine göre hareket etmesi sosyal mesafe, izolasyon ve maske kullanımına katı bir şekilde uyması eğitimin kaldığı yerden devam etmesi için yeterli olacaktır. Unutmamak lazım ki eğitim de sağlık gibi ihmal edilemeyecek önemli bir olgudur. Çocuklarımızın, eğitimlerine kaldıkları yerden devam etmeleri için devletimizle birlikte azami gayreti göstermekle mükellefiz. Aksi takdirde bu ağır vebalin altında kalırız.
YENİ BİR PANDEMİ YARATMAMALIYIZ…
Milli Eğitim Bakanlığımızın okul alışverişlerinin kontrollü bir süreç içerisinde ilerlemesini koordine etmesi bu süreçte çok önemli. Her yıl okulların açılması ile birlikte öğretmenler tarafından velilere verilen kırtasiye ihtiyaç listeleri kırtasiye mağazalarında büyük yoğunluklar oluşturmakta ve bu yıl bu süreç önceden öngörülüp önlem alınmaz ise yeni bir pandemiye davet çıkarılabilir.
Bakanlık tarafından sınıf ve branş öğretmenlerine verilecek bir talimatla kitap, kırtasiye ve eğitim malzemeleri ihtiyaç listelerinin her okulun kendi sitesinden önceden duyurularak temin edilmesi sağlanırsa veli ve öğrencilerin kırtasiye mağazalarında yoğunluk oluşturmadan daha sağlıklı bir ortamda kitap kırtasiye alışverişlerini gerçekleştirmeleri sağlanabilir. Bu durum eğitim sürecinin başlangıcında hayati bir önem taşımaktadır.
ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI VE
KIRTASİYE MAĞAZALARI ZOR DURUMDA!
Eğitimin önemli mihenk taşlarından olan özel öğretim kurumları ile kitap ve kırtasiye sektörü pandemi ile büyük bir yara alırken Özel öğretim kurumları yüz yüze eğitimden online eğitime geçişin sıkıntılarını iliklerine kadar hti. Öyle ki online eğitim ücretli mi ücretsiz mi olması konusu veli ve kurumları karşı karşıya getirdi.
Pandemiden dolayı gelir sıkıntısı yaşayan özel öğretim kurumları var olan giderlerini ödemeye devam ederken gelirdeki azalma özel öğretim kurumlarının ekonomik olarak zor duruma düşürdü. Eğitim üzerindeki belirsizlik yeni dönemdeki kayıt süreçlerini de ciddi anlamda etkilemeye devam etmektedir.
Özel öğretim kurumlarının bu sıkıntıları devam ederken en büyük zararlardan birini ise kitap kırtasiye mağazaları ve yayın sektörü yaşıyor. Okulların hangi sınıf düzeyinde açılacağı kesinlik kazanmadığı bugünlerde stok maliyetleri üzerine binen sektör bu yıl önceki yılların satışını gerçekleştirmesi pek de mümkün gözükmüyor. Gerçekleşmeyen satışlar ve ödemesi gelen çekler sektörde büyük bir sıkıntı yaratmasının yanında ekonomimize de olumsuz yönde büyük yansımaları olacaktır.
Özel öğretim kurumları ve kitap, kırtasiye sektörü bu dönemde kdv indirim, vergi ertelemesi, sgk ve düşük faizli kredi ile desteklenmesi eğitim sektörüne de büyük bir katkı olarak yansıyacaktır.
ONLİNE EĞİTİME DEVLET DESTEĞİ
Özel öğretim kurumlarında okuyan öğrenci velileri öğrencilerinin eğitim maliyetlerini kendi imkânları ile karşılamakta ve devlete herhangi bir maliyet oluşturmamaktadır.
Pandemi sürecinde eğitimlerin online olarak verildiği dönemlerde kişi başına belirlenen öğrenci maliyeti üzerinden bir tutarın devlet tarafından gerekirse özel öğretim kurumlarının vergi borçlarından mahsuplaşmak üzere şirket hesaplarına alacak kayıt ederek velilerin yükünü azaltması hem veliler üzerinde memnuniyet oluşturacak hem de yarım milyon öğretmenin çalıştığı özel öğretim kurumlarının ayakta kalmasını sağlayacaktır.