Günümüzün çok büyük bir kısmını, iş yerinde iş arkadaşlarımızla geçiriyoruz. Birey olarak mutluluğumuzun temel öğelerinden birinin iş saatlerini nasıl geçireceğimizle doğrudan bağlantılı olduğunu biliyoruz.
Gün boyu ne kadar mutlu ve huzurlu çalışırsak, günlük yaşantımızda da o kadar mutlu oluyoruz.
Son yıllarda insan mutluluğuna odaklanan pozitif psikoloji çok gündemde. Tüm dünya da zihinle beden arasındaki etkileşim dikkate alınarak, bireyi mutluluğa götürecek pozitif düşünce yöntemleri sorgulanıyor, araştırılıyor, tartışılıyor.
Farklı kültürlerden uzmanların birleştiği ortak nokta ise şu: “Mutluluk elimizde, zihnimizde düşüncemizde.”
Mutlu olmak için yapılması gereken tek şey ise negatif düşünceleri pozitif düşüncelerle yer değiştirmek.
Pozitif düşünceye odaklanırken hedef kızgınlığı tamamen sistemimizden çıkarmak değil, kızdığımızda nasıl davranmamız gerektiği konusunda kendimizi eğitmek.
Üzüldüğümüzde ağlamak değil, üzüntümüzü hafifletmek için neler yapabileceğimizi bilmek.
Endişelendiğimizde hiç endişelenmemiş gibi yapmak değil, endişelerden kurtulmak için neler yapmamız gerektiği konusunda gelişmek olmalı.
İyi ve pozitif düşüncenin yaydığı olumlu enerjinin dönüp dolaşıp yeniden sizi bulacağı fikri de geçmişten günümüze kadar gelen bir anlayış.
Yunus Emre ve Mevlana’nın yazıları ile Ömer Hayyam’ın rubaileri de pozitif düşüncenin getireceği mutluluğu işaret ediyor.
Mevlana;
“Kardeşim sen düşünceden ibaretsin, geriye kalan et ve kemiksin,
Gül düşünürsün, gülistan olursun
Diken düşünürsün, dikenlik olursun” diyerek bu düşünceyi özetlerken.
Ömer Hayyam’a;
“Gönlüm aranıp dünleri feryat etme.
Kan almak için yarınlar icat etme
Dünler düş olup gitti, yarınlarsa hayal
Cahilce şu gerçek günü berbat etme” diyerek pozitif düşünmeye davet ediyor.
Doğada evrende her şey karşılıklı etkileşim halinde. Zihinle beden arasında böyle bir etkileşim var. Zihindeki olumlu düşünceler, bedenle bir takım olumlu sonuçlar yaratıyor.
Mutlu insanların beyninde “endorfin” denilen bir çeşit doğal morfin salgılanıyor. İnsanlar ne kadar mutlu, ne kadar pozitif olursa, fiziksel olarak da o kadar sağlıklı oluyor, bağışıklık sistemi daha fazla güçleniyor.
Bugün artık başarının ve sağlıklı olmanın yolu da pozitif düşünmekten geçiyor. Bu iki kelimeyi hayat felsefesi olarak benimseyen insanlar, umudunu, güvenini, iyimserliğini kaybetmeden kendine güvenen, cesur ve inisiyatif sahibi bireyler olduklarını çevrelerine htiriyor.
Sonuç olarak sağlıklı, üretken ve başarılı bir hayat için yaşam enerjimizi artıran “pozitif Düşünceyi” hayatımızın odak noktasına koymak bize çok şey kazandıracak.
“Siz hayata gülümseyin, haya da size gülümsesin”
Hepinize sevgi dolu ve pozitif bir yaşam diliyorum…