SALGINDA, EĞİTİM VE ÖĞRETİM

Eğitim, bireyin hayatı anlama ve ona uygun gösterme çabası sonucunda kendini gerçekleştirmesidir.

Bireyin eğitime ulaşma araçlarından en önemlisi “okuma”dır. Okuma sadece bilgi edinme işi değildir. İnsanı bütünüyle hem kişisel hem de toplumsal yönden etkileyen bir deneydir.

Yani, bedensel ve ruhsal gelişimin sağlıklı olmasında, düşünme ve duyarlığın gelişmesinde, kişiliğin ve insanlığın kurulmasında en önemli etken, etkili okuma becerisi edinmektir.

Ve eğitimin bu denli önemli olmasına rağmen, ne yazık ki, dünyayı etkisi altına alan korona virüs hastalığının insandan insana bir enfeksiyon kaynağı, bu çok zorlu süreçte salgının hızla yayılmasından dolayı eğitim öğretim süreci hemen hemen tüm eğitim kademelerinde, uzaktan eğitimle sürdürülmeye başlanmıştır.

Bu süreçte Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından Eğitim Bilişim Ağı (EBA) VE Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT)aracılığıyla uzaktan eğitimler gerçekleştirilmiştir.

Yapılan araştırma sonucunda ise, covit 19 sürecinde ebeveynlerin karşılaştığı en büyük sorunlardan birinin eğitimle ilgili olduğu görülmüştür.

Çocukları ilkokul düzeyinde olan ebeveynlerin, çocuklarının uzaktan eğitim, programlarını takip etmekte zorlandıkları ve çocukların uzaktan eğitimlerinin, takibi için kullanılan teknolojik aletlerle,genellikle oyun oynama eğiliminde olduğunu ifade ettikleri görülmüştür.

Bu durum covit 19 salgın öncesinde de çocukların ev ortamında televizyon, telefon gibi uyaranları, resim yapma, kitap okuma, eğitimsel aktivitelere tercih ettikleri görülmüştür.

Uzaktan eğitim araçları öğrenim gören çocukların daha fazla televizyon, tablet veya telefon kullanmalarına sebep olmuştur. Tüm bunlar göz önüne alındığında, ebeveynlerin çocuklarının uzaktan eğitim süreciyle ilgili olumsuz, deneyimler yaşandığı söylenebilir.

Şöyle ki, bu çok zor ve üzücü salgın sürecinde okuma, yazma öğrenmek için, okula başlama ve okullu olmaya heves edinen o, minicik çocuklarımızı da üzülerek, düşünmemek elde değil.

Unutmamalıdır ki; Okuma zor bir süreçtir ve uzaktan eğitim, öğrenim yeterli olmayabilir.

Çünkü ilkokul düzeyinde ki çocuğun, dil yeteneği, görsel ve işitsel keskinlik, sesleri duyma ve kelimeleri ayırma, dikkat alanı, olgunluk, konu ve fikirlerden etkilenmek kapasite(zekâ) duygusal problemler, tüm bu saydıklarım ve daha fazlasını bir öğreticinin, öğretmenin, okuma güçlükleri yaşayan öğrencileri ve yaşama nedenlerini belirlemesi gerekmektedir.

Çünkü her çocuk aynı düzeyde gelişmemektedir ve farklı özelliklere sahiptir. Çünkü her çocuğun okuma, yazma öğrenmek için, her şeyden önce, sevebileceği ve güvenebileceği, ikinci bir anneye ve babaya, “öğretmene” ihtiyacı vardır. Çünkü öğretmen; Okuma güçlükleri olan öğrenci ile birlikte, okumakta, onun yanına oturmaktadır. Öğrenci, öğretim sırasında “aferin oluyor, gayret” sözleriyle teşvik edilmektedir.

Ve yine öğretmen ve öğrencinin yan yana oturduğu ve uyum içinde hızlı okuduğu çok duygusal, duyumsal bir yaklaşım olarak anlatılmaktadır.

Şöyle ki, öğretmen öğrencinin az arkasında oturmakta ve kitap birlikte tutulmaktadır. Öğretmenin sesi öğrencinin kulağına yönelmektedir. Saygı değer öğretmenlerimizin, çocuklarımıza özen ve büyük bir itinayla çok emek sarf etme sonucunda okuma, yazma öğreniyorlar.

Kısaca, öğretmen, öğrenci arasında ki bu samimiyet, olmazsa olmaz dedirten ve uzaktan eğitimle çocukların okuma yazma öğrenmek için, ne kadar etkili olacağını siz, sevgili okurlarıma bırakıyorum…