Şehrimizi Bu Hale Kim Getirdi?

    Şimdi her birimiz bir köşe başında bağırıp çağırıyoruz. Zannediyoruz ki yaşadığımız büyük felaketimiz olan ''deprem'' bizi bu hale getirdi. Oysa şehrimizi el birliği ile biz Malatyalılar olarak birlikte getirdik. Şimdi de birlikte çekiyoruz.

Bakın yıllar önce bağırtımı duymayanlar o bağırtımı bir daha yüksek sesle dillendireyim de kim üstüne alınacaksa alınsın istiyorum.

    1-Çerçeveye Sığmayanlar kitabımın birinci cildinin 123 sayfasında 14 Mayıs 2003 tarihli Malatya Güneş gazetesinde ‘’Malatya’da Deprem Riski’’ başlıklı bir köşe yazısı yazıp, 995 yılından başlayarak 1986 yılına kadar Malatya’mızın yaşadığı depremleri sıralayıp özellikle 1893 yılında Malatya’da yaşanan depremle birlikte, ‘’Çarşı Merkezi’’ tamamen yıkılmış ve 400 kişinin öldüğü belirtilmiştir.

    2-Çerçeveye Sığmayanlar kitabımın birinci cildinin 127 sayfasında 28 Mayıs 2003 tarihli Malatya Güneş gazetesinde ki köşe yazımda, ‘’ Türkiye Kıpır Kıpır Ya Malatya’’ başlıklı yazımla ‘’Deprem Öncesi’’ ne gibi önlemler alacağımızı yöneticilerimize uyarıda bulunmuşumdur.

    3-Çerçeveye Sığmayanlar kitabımın birinci cildinin 129 sayfasında 4 Haziran 2003 tarihli Malatya Güneş gazetesinde ki köşe yazımda Muhtar Evleri Ne İşe Yarar? Köşe yazımla da Malatya’da olası bir deprem anında, sonrasında, neler yapılacağına ilişkin yöneticilerimize uyarılarımız iletmişizdir.

    4-Çerçeveye Sığmayanlar kitabımızın ikinci cildinin 16 sayfasında ki, ‘’Malatya Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm’’ başlıklı köşe yazımda, yine deprem öncesi binalarımızın ‘’Kentsel Dönüşümünün’’ acilen uygulamaya konulması gerektiğini ve bunun başlıca nedeninin de; ‘’DEĞERLİ HEMŞERİLERİM BU BELİRTECEĞİM NOKTAYI ÖZELLİKLE DİKKATİNİZİ ÇEKMEK İÇİN BÜYÜK HARFLERLE BELİRTTİM’’ 18 sayfasında Malatya’da 1890’lı yıllarında şiddetli deprem olduğunu, ‘’ÇARŞI MERKEZİMİZİN’’ tamamen yıkıldığını ve 400 kişinin öldüğünün altını çizerek yer bilimci bilim adamlarının özellikle Prof. Dr. Naci Görür hocamızın belirttiğine göre, yaşanan böylesi büyük bir depremlerin arkasından 100 yıl ila 140 yıl arasında 7 şiddetinde yeni bir deprem üretileceğini söylemişlerdi.

    Malatya’mızın ‘’Çarşı Merkezi’’ 1890’lı yıllarda böylesi büyük bir deprem felaketi yaşadığına göre, yer bilim insanlarının söylediklerine ve benim hesaplarıma göre de Malatya’mızın 2010 ila 2030 tarihleri arasında 7 şiddetinde deprem yaşayacağımızın olasılığını, Çerçeveye Sığmayanlar kitabımızın 2 cildinin 18’inci sayfasının ilk 5 satırında 13 Aralık 2007 tarihinde Malatya Gerçek gazetesinde çıkan köşe yazımızla yöneticilerimizi uyarmaya çalışmıştık. Kimseler bu yazdıklarımızı ve yer bilim insanlarımızın uyarılarını dikkate almadı. Ve olan oldu ve 2010 ila 2030 tarihi arasındaki bir tarih olan 06 Şubat 2023 tarihinde büyük deprem felaketini yaşadık.          

    Şehrimizin bugünkü konumundan ve işlevinden işin aslına bakarsanız ne kentimizi yönetenler memnun ne de şehrimizin hemşerileri olarak bizler memnunuz.

    Oysa yaşadığımız büyük deprem felaketimizden hemen sonra nelerin yapılmasına ilişkin görüşlerimizi onlarca köşe yazısı yazarak yöneticilerimizi uyarmaya çalıştık. Ne yazımız okuma zahmetinde bulundular ne yazıp çiziyorsun diyen bir Allah’ın kulu çıktı.

    Yıllarca kenti yönetenlerle, yönetilenler biz hemşeriler olarak, bir türlü Malatya’mızda beraberlik sağlayamamışız. Hemşerilerimiz kentin ‘sahibi’ olacaklarına ‘sakini’ olmaya çalışarak, hep sahip aramaya koyulmuşlardır. Halen de öyle değil mi?

    Yöneticiler de kendilerine uygun gelen sahipliği bir türlü bırakmak zahmetine katlanmayarak, şehrin sakinleri olan hemşerilerimizle birlikte kenti yönetmeyi başaramamışlardır. Halen de öyle değil mi?

    Aynı zamanda hemşerilerinin söz ve düşüncelerine önem vermemişlerdir. Her ağızlarını açtıklarında katılımdan demokrasiden söz etmişler, ama hak getire. Bu nedenle de yanlış üzerine yanlış yapmışlardır. Halen de öyle değil mi?

    Yoksa her birimizin kişisel ve örgütsel çıkarımız daha mı ağır basıyor?

    Şehir rantları her geçen gün katlanarak artmaktadır. Kentin bir bölgesinde metre karesi bir lira olan bir arazi parçası şuyulandırmaya açılınca, binlerle ifade edilecek artışı beraberinde getirmektedir.

    1/25000 ölçekli çevre düzeni planı ve onun kapsayıcılığında 1/5000 ve 1/1000 ölçekli uygulama planlarını hayata geçirmeyerek veya geçiremeyerek plansız ada bazlı ''Rezerv alanlarla'' nereye kadar bu şehrimizi taşıyacağız. Bir kez daha yöneticilerimize ve hemşerilerime bir davetim olacak.

    Gelin öz eleştiriyi, yani çuvaldızı kendimize birlikte batıralım. Şehrimizdeki olumsuzlukları birlikte yaşıyorsak, acıyı da birlikte hissedelim. Önce şu uyarıyı kendimize yapalım. Bugüne kadar şehrimizin gelişimini doğru okuyamayan yöneticilerimizi neden zamanında birlikte sorgulayarak, örgütlerimizle birlikte örgütlenerek, önerilerimizi yüksek sesle dile getirip yöneticilerimize bu konuda uyarılarımızı yapmadık. Halen yapabiliyor muyuz?

    Demek ki bu yanlışı bugüne kadar kenti yönetenler ve yönetilenler olarak birlikte oluşturmuşsak, şimdi de buradan da birlikte çıkmak zorundayız.

    Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Sami Er; bu öncülüğü yılların kent üst düzey yöneticiliğini yapmış, bugünde bu konularda sorumlu bir insan olarak şimdi hemen acilen, kentimizin örgütlü dinamikleri ile bir araya gelerek şehrimizin önümüzdeki sürecin yapılması gerekenlerinin istişaresini oluşturacak bir toplantı düzenlemenizi ve bu birlikteliği hemşerilerimize duyurmanızı hem şahsım hem kamuoyuna adına beklediğimi bu yazımla birlikte size iletmek istiyorum.

   Bu toplantıyı gerçekleştirmediğinizde, şehrimizde yaşanacak bütün olumsuzlukların ‘’AĞIR VEBALİNİN’’ sizin ve yönetiminizde üst düzey yöneticilerinizin ve Malatya Büyükşehir Meclis Üyelerinin omuzlarınıza bineceğini, son kez olarak hem kendi adıma hem de kamuoyumuz adına söylemek istiyorum.

Sonuçta bu yazılı bir belge olarak kalacak ve bunu gerçekleştirmeyenlere 87 yaşında yol yürüyen Asım Demirkök olarak hayatta kalırsam ben, ölür gidersem de ‘’BEŞ’’ yılın sonunda vefalı bir hemşerim çıkar ve bu belgeyi birlikteliğimizi sağlamayan bugünkü yöneticileri kamuoyuna ‘’İFŞA’’ ederler.