Şeyh Bedrettin ve Batinilik

Bayramın üçüncü günü Ören mahallesi Pirsultan Abdal Kültür Derneğinin hazırladığı “Şeyh Bedrettin ve Aleviliğin Mücadeleci Kimliği” adlı panele, panelist olarak davetliydim. Güzel bir ortamda gerçekleşen panelde daha çok Şeyh Bedrettin’in toplumcu eşitlikçi ve batıni anlayışı öne çıktı.

Şeyh Bedrettin, bir dönem kazasker olarak görevli bulunduğu Osmanlıya karşı, Nazım Hikmet’in deyimiyle “yârin yanağından gayri her şeyde her yerde hep beraber diyebilmek” için isyan eden Vahted-i Vücut anlayışına sahip bir batınidir.

Batini geleneğe sahip olan Bedrettin’in isyanı, Osmanlı’da yoksul köylü, Türkmen Aleviler, Rumlar ve diğer gruplardan destek alır. Türkmen Alevilerin şeyhin yanında yer almasında en büyük etken şeyhin vahdet-i vücut anlayışıdır. Osmanlının Timur sonrası dağılan Tımar sistemi altında ezilen Anadolu’daki gruplar toplumcu ve eşitlikçi bir anlayışa sahip olan Şeyhin etrafında yer alırlar.

Daha sonraki süreçte Ebussuud Efendi’nin Bedrettinleri tekfir etmesi bu isyanın sadece siyasi olmadığı, inançsal boyutunun da olduğunu gösterir.

Şeyh Bedrettin, Kahire’de Hüseyin Ahlati’den tasavvuf dersleri almış, ardından onun istemiyle, Tebriz ve Kazvin gitmiş batıni eğitim almıştır.

Şeyh Bedrettin’deki dönüşüm bu gezilerden sonra olmuş, toplumcu ve eşitlikçi batıni bir anlayışa evrilmiştir.

Yoksulların ve sistem dışında kalanların yani mağdurların, mağdur edilenlerin hareketi olma özelliği taşıyan batıni hareketler, toplumsal eşitsizliğe ve rahatsızlığa işaret ederek bulundukları devletlerde düzene ciddi tehdit oluşturan bir toplumsal protesto hareketi niteliği kazanmıştır.Bu anlayışa sahip olan gruplar Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar için sürekli tehdit unsuru olmuşlardır.

Hz. Muhammet’in vefatının ardında oluşan halifelik sorunu ve Hz Hüseyin’in Kerbela’da katledilmesi, batini anlayışın siyasi politik düşünce sistematiğini oluşturmuştur. Mağduriyet ve hak gaspı üzerinde gelişen anlayış Mevali grupların hak arama mücadelesinde öncülük etmiştir. Siyasi ve politik kaynağını Hz.Ali ve imamet anlayışında alan batıniler, bir muhalif harekete dönüşmüşlerdir. Zaman içinde Yeni Platoncu felsefi anlayışla bu görüşlerini geliştirmişlerdir.

Bâtınilerin toplumcu ve eşitlikçi anlayışına ilk örnek, kurdukları Karmati devleti gösterile bilinir. Nasır-ı Hüsrev’in gezi anlatımlarında (MS 926) Arabistan’ın doğusunda kurulan bu bölge devleti; mülk sahipliği, tarımsal toprakların işlenmesi, vergilerin toplanması, kamu harcamalarının dağılımı ve paylaşımı, yoksullara devlet yardımı gibi konularda komünal ve eşitlikçi bir sistem uyguladığı görülmektedir.(F.Daftari. İsmaililer)

Şeyh Bedrettin, batini anlayışı sahip olmakla toplumcu ve eşitlikçi bir geleneğe de sahip olmuştur. Batınilikle uzun süre önce tanışmış ve bu anlayışı özümsemiş olan Türkmen Alevilerde kendileri gibi düşünen şeyhe en büyük desteği veren topluluk olmuştur. İsyan ateşini ilk ateşleyenlerde bu Alevi topluluklardır.