Şükür

Okul arkadaşımla uzun zamandır görüşmemiştik. Gelecek belediye seçimlerinde partilerinde dört aday adayı çıkınca işler karışmış, yöneticilerin hesabı bozulmuştu. Başvuranlardan dördü de istedikleri adaylar değildi. İki dere de bir arada kalmışlardı. Zira demokrasi vardı partide.!

Eee demokraside de çareler tükenmezdi.!

Her şeyin bir bit pazarı var da, siyasetin olmaz mı.!

Yazıldı çizildi.!

Düşünüldü, danışıldı, çare bulundu. Siyasetin bit pazarın da karar kılındı. Tabi böyle olunca evin içindekiler itiraz ettiler. Ettiler etmesine de bir taraftan da bit pazarındakine karşılık kendilerini şanslı düşündüler ki fazla ses çıkarmadılar. Eh neden olmasın dediler ise de.Baktılar ki bit pazarına rağbet var. Başladılar itiraza. Vay efendim şöyle, yok efendim böyle. Pazardaki hesap evdeki hesabı bozdu. Nasıl olsa demokrasi denen bir jokerimiz var bizde onu kullanırız dediler.

Başkanlar bir odaya alındı.Anlaşın dediler. Herkesin gönlü kendinden yana atıyordu. En iyi aday benim. En iyi başkanlık bana yakışır...

Biri; benim tecrübem var, biri ben en yakışıklısıyım, bir diğeri benim torpilim büyük yerde diye kendisine kendince güç ve moral veriyordu. Oysa siyasetin bit pazarın da getirilene ta baştan inşallah maşallahlarla nurlar yağdırılmış, nazar değmesin diye başında kurşun döktürülmüştü.

O artık evin nazlısıydı.Ne yapıp ettilerse de kimse gönlünden geçenden vazgeçemeyince demokrasi jokerini kullanalım dediler. Oyun içinde oyun olunca jokerin kimde olduğu da artık belli. Joker kullanıldı.Bit pazarına rağbet iyi den iyi ye artmıştı.Sonuç açıklandı dört yeni bir eskisi edememişti.Bunda da anlaşıldı ki eski rağbet bit pazarına nur yağdırırmış.Halbuki bundan bir kaç gün öncesine kadar tüm umutları tükenmiş bir halde bir o yana bir bu yana dönüp duruyordu. Artık unutuldum diye içinden geçiriyordu.

Bir ara kendi kendisine sormadan edemedi.

"Vay be, ben neymişim yahu." dedi.

Herkeste bir heyecan.

Bu iş oldu, bu seçim artık bizim.Alevi oylarımız altı bindi. Artık Erkenek, Kurucaova, Sürgü, Polat oyları da bizim. Merkezde de (Doğanşehir) iki bin oyumuz var seçimi büyük bir farkla aldık.Haydi hayırlı olsun.Demokrasi salonundaki hava güzel.Herkes heyecanlı, neredeyse dışarı çıkıp şimdiden seçim zaferini konvoylar yaparak ilan edecekler.

Bu ara eskiden beri parti üyesi olan arkadaşımla karşılaştım. O da oyunu nur yağdırmaktan yana kullanmıştı.Hal hatır sordum.

Nasılsın.?

Çok şükür.İyiyim.

İş güç, çağa çocuk nasıl.? Dedim.

Çok şükür iyiler.

Ne yaptın,hasat nasıldı bu sene.

"Valla" dedi. Geçen senenin hasatı duruyor, bu seneki de öyle."

Eee dedim. Ne yapacaksın.

"İnşallah satarız dedi."

Kalbin, motorun nasıl peki.

"Çok şükür, çok şükür şimdilik iyi."

Peki gardaş dedim seçimlerde oyunu yine nur yağdırmaktan yana mı kullanırsın..devamını getirmeden dedi ki.

Valla gardaş ağa aday olursa oyum ağanın sen beni bilirsin. Ağa olmazsa o zaman nur yağdırmadan yana kullanırım.

Yani diyorsun ki, inşallah, maşallah, çok şükür siyaseti bunu gerektiriyor öylemi.

"Bu salona baksana, sence de öyle değil mi." Dedi.