Yaşam

"Susmuyoruz, susmayacağız!"

Malatya'da bir hafta içinde art arda iki kadın cinayeti işlenmesi üzerine Demokratik Kadın Platformu, yaşananlara büyük tepki gösterdi. Platform adına yapılan açıklamada, yetkililere "Samanköy'deki ve Hekimhan'daki kadınlar neden korunamadı?" sorusu yöneltildi. Kadın cinayetlerinin sadece bireysel olaylar olmadığı, sistematik olduğu ve erkek şiddetine zemin hazırlayan politikaların sorumluluğu olduğu vurgulandı.

Açıklamayı okuyan Cansu Kaplan, Samanköy Konteyner Kent'te depremzede bir kadının, ardından Hekimhan'da boşandığı erkek tarafından bir kadının öldürülmesine dikkat çekti. Bu cinayetlerin ortak noktasının erkek şiddeti olduğunu belirten Kaplan, kadınların evde, sokakta, iş yerinde, kısacası her yerde ölüm korkusuyla yaşadığını dile getirdi. Cezasızlık politikalarının ve koruma mekanizmalarının yetersizliğinin failleri cesaretlendirdiği ifade edildi.

Malatya Demokratik Kadın Platformu, kadın cinayetlerinin politik olduğunu ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile erkek egemen devlet politikalarının bu cinayetlerin temelinde yattığını savundu. 6284 Sayılı Kanun'un etkin uygulanması ve İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükte olmasının bu ölümleri engelleyebileceği belirtildi. Ayrıca Türkiye'nin henüz onaylamadığı ILO 190 sözleşmesinin, iş yerinde ve kamusal alanda kadınları şiddete karşı korumak için hayati öneme sahip olduğu vurgulandı.

Açıklamanın sonunda, öldürülen kadınların birer rakam değil, yaşamları olan bireyler olduğu hatırlatıldı. Platform, "Artık yeter! Herkes bilsin: Bu ülkede kadın olmak her gün ölümle burun buruna yaşamak demek. Ama biz alışmıyoruz, susmuyoruz, susmayacağız!" diyerek kararlılıklarını dile getirdi. Cinayetlerin failleri kadar, onları durdurmayanların ve kadınları korumayanların da sorumlu tutulduğu belirtilerek, tüm katledilen kadınlar için adalet istendi. İstanbul Sözleşmesi'nin yaşatılması, 6284 sayılı kanunun etkin uygulanması ve ILO 190'ın derhal onaylanması çağrısında bulunuldu.