Bitlis’in Tatvan ilçesinde bulunan Tatvan Devlet Hastanesi’nde yaşanan usulsüzlük, yolsuzluk ve siyasi kadrolaşma iddiaları, sonunda resmi raporlar ve basına yansıyan belgelerle doğrulandı. Sağlık emekçilerinin örgütlü mücadelesini yürüten sendika, yıllardır dile getirdikleri sorunların artık kamuoyunun da gündeminde olduğunu vurguladı.
Uzun süredir kurum içinde yaşanan sorunlara dikkat çeken sendika, hastanedeki liyakatsiz atamalar, siyasi kadrolaşma, kamu kaynaklarının usulsüz kullanımı ve çalışanlara yönelik baskıların belgelendiğini ve bu belgelerin hem yetkili makamlara hem de kamuoyuna sunulduğunu belirtti. Müfettiş raporları, TBMM Sağlık Komisyonu’na taşınan bulgular ve medyada çıkan haberlerin, sağlık emekçilerinin haklı mücadelesini doğruladığı ifade edildi.
"Gerçekler Gizlendi, Sorunlar Derinleşti"
Sendika temsilcileri, hastane yönetiminde yaşanan skandalların halktan uzun süre gizlendiğini ve kurumda şeffaflıktan uzak bir yönetim anlayışının hâkim olduğunu vurguladı. Görevden alınan yöneticilerin ardından aynı anlayışı sürdürecek isimlerin ön plana çıkarılmaya çalışıldığına dair duyumların ise kamuoyunda yeni bir endişe dalgası yarattığı belirtildi.
Geçmişte hastane çalışanlarının yemek, ulaşım ve temel ihtiyaçlarının bile karşılanamadığı, personelin mobbing, sürgün ve tehditlerle karşı karşıya kaldığı, sendikal faaliyetlerin ise baskı altına alındığı dönemlerin yaşandığı hatırlatıldı. Bu olumsuz tablonun sorumlularının siyasi çıkar gruplarına hizmet ettiği, halkın sağlık hakkını ve emekçinin onurunu ise hiçe saydığı ifade edildi.
"Soruşturmalar Göstermelik mi?"
Sendika, bazı yöneticiler hakkında başlatılan soruşturmaların taraflı ve göstermelik bir şekilde yürütüldüğüne dikkat çekti. Özellikle "sarı sendika" olarak nitelendirilen yapıların süreci manipüle ettiği, usulsüzlüklerin üzerinin örtülmeye çalışıldığı iddiaları gündeme geldi.
“Biz Buradayız”
Sendika açıklamasında şu çağrıya yer verildi:
“Tatvan Devlet Hastanesi’nde yürütülen tüm soruşturmalar kamuoyuna açık ve şeffaf şekilde yürütülmelidir. Yolsuzluklara, usulsüzlüklere ve siyasi kadrolaşmaya karışan herkes yargı önünde hesap vermelidir. Sendikal haklarımıza dönük tüm baskılar sona ermeli, sağlık kurumları hiçbir siyasi yapının veya çıkar grubunun arka bahçesi olmamalıdır.”
Bugüne kadar 5 yılda 3 sağlık müdürü, 4 başhekimin değiştiği bir ortamda, görevi başında kalmayı sürdüren sağlık çalışanlarının kurumun gerçek sahipleri olduğunu belirten sendika, sağlık hizmetlerinin bir hak olduğunun altını çizdi.
“Bu koltuk savaşları geçici, emek ise kalıcıdır. Biz halkla ve emekçilerle birlikte olmaya, doğruyu savunmaya ve tüm hukuki süreçlerin takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
“Sağlık hizmetleri rant için değil, halk içindir” diyen sendika, mücadelesini büyüterek sürdüreceğini, kamu zararının tespit edilmesi, sorumluların yargılanması ve torpilli yapıların ifşa edilmesi için tüm demokratik ve hukuki yolları kullanacağını duyurdu.