Malatya’nın kuzeyinde, dağlarla çevrili ve doğasıyla nefes kesen Sarıçiçek Yaylası, yüzyıllardır "peynir ve bal cenneti" olarak anılıyor. Osmanlı döneminden bu yana süregelen yaylacılık geleneği, her yıl baharla birlikte çevre köylerden aşiretleri bu bereketli topraklara çekiyor.
Osmanlı döneminde Dağili nahiyesi sınırları içinde yer alan ve yüzyıllardır "peynir ve bal kaynağı" olarak bilinen Sarıçiçek Yaylası, doğal güzellikleri ve verimli kaynaklarıyla dikkat çekiyor. Malatya’nın Arapgir, Arguvan, Erzincan’ın Kemaliye ve Sivas’ın Divriği ilçeleriyle çevrelenen bu yayla, aynı zamanda üç ilin sınırlarını belirliyor.
Fotoğraf: Hasan Demirbağ
Yaylanın deniz seviyesinden yüksekliği 1500 ile 1700 metre arasında değişiyor. Dağlarla çevrili bu doğal cennetin içinden, Kayaarası adıyla bilinen derin vadilerde akan Kozluk Çayı, yaylaya hayat veriyor. Yayla, özellikle bol suyu ve zengin bitki örtüsüyle biliniyor. Meşe, söğüt, kavak ve çınar ağaçları yaylanın doğasını süslerken, meyve ağaçları da bölgenin tarımına katkı sağlıyor.
Yaz aylarında Sarıçiçek Yaylası’na çevredeki köy ve ilçelerden gelen aşiretler konaklıyor. Bu aşiretler, baharla birlikte yaylaya çıkarak Eylül ayına kadar burada kalıyorlar. Yaylaya getirilen binlerce koyun, yaylanın bol otlarından beslenerek verimli süt sağlıyor. Bu sütten üretilen peynirler, çevre illere gönderilerek yaylanın ününe ün katıyor.
Fotoğraf: Hasan Demirbağ
Yüzyıllardır geleneksel olarak sürdürülen bu yaylacılık faaliyetleri, Sarıçiçek Yaylası’nı hem tarihi hem de ekonomik anlamda önemli bir konuma getiriyor. Peynir ve bal üretimi, hem yöre halkı için önemli bir geçim kaynağı hem de yaylaya gelen ziyaretçiler için bir lezzet durağı haline gelmiş durumda.