Malatya’nın Hekimhan ilçesine bağlı Sazlıca Köyü, sadece dağlarla çevrili sessiz bir yerleşim yeri değil. Burası aynı zamanda doğa, efsane ve tiyatronun iç içe geçtiği “Kartal Oyunu” adlı sıra dışı bir halk gösterisinin doğduğu yer. Bir zamanlar yayla dönüşlerinde, düğünlerde, topluca oynanan bu dramatik oyun bugün artık yok olmanın eşiğinde.

Fatma Girik’in başrolünü oynadığı “Boş Beşik” filminde kartalın kuş bakışı dramı, yalnızca sinema perdesinde kalmadı. Anadolu’nun dağ köylerinde, kuşlar yalnızca gökyüzünde değil, halkın hafızasında da döndü. Kartal, hem korkunun hem hayranlığın simgesi oldu. Kimilerinin kuzusunu, kimilerinin çocuğunu kaptı. Ama en derin iz, Sazlıca’da oynanan Kartal Oyununda kaldı.

Whatsapp Image 2025 05 30 At 12.42.10

BİR KARTAL GELİR, KUZUYU KAÇIRIR…

Oyun bir kuzunun kartallar tarafından kaçırılmasıyla başlıyor. Ancak burada mesele bir kuzu değil; bu bir metafor. Doğayla insanın, güçle masumiyetin, adaletle karmaşanın çarpışması... Oyunda kartallar sahneye çıkar, kuzuyu kaçırır, kendi aralarında çatışır, nihayetinde bir “Büyük Kartal” devreye girer ve denge sağlanır. Herkes halaylarla barışır, eğlenir. Fakat tüm bu gösteri aslında köyün doğayla mücadelesini, toplumsal dayanışmayı ve üretim-tüketim dengesini simgeliyor.

DAVUL-ZURNA, KARTAL VE KUZU

Kartal Oyunu’nun sahnesi köy meydanı; dekor ise doğa. Oyunun müziği zurnayla çalınan geleneksel “Kartal havası”, oyuncuları ise köy halkının ta kendisi. Sırtında heybesiyle gezen Coşturucu/soytarı figürü izleyiciyi oyuna dahil ederken, düğün kahyası sahnenin gizli kahramanı oluyor.

Bir zamanlar bu oyunun vazgeçilmez isimleri olan Adıgüzel Boyraz, Mehmet Ekiz, Celal Bal ve Bayram Çelik gibi halk sanatçıları, Sazlıca'da hem çaldılar hem oynadılar. Ancak artık bu kültürü bilen tek isim 1936 doğumlu Kemal Güven. O da ilerleyen yaşına rağmen oyunun müziğini ve sahnelemesini aktarmaya çalışıyor. Genç kuşak ise bu eşsiz kültürel mirasa sadece “duymuş” olmakla yetiniyor.

Whatsapp Image 2025 05 30 At 12.42.50

KÜLTÜREL KODLARLA YAZILMIŞ BİR RİTÜEL

Antropologlara göre Kartal Oyunu yalnızca bir oyun değil, aynı zamanda bir ritüel. Kültür kuramcısı Victor Turner’ın “eşik (liminalite)” kuramına göre bu oyun, sosyal normların askıya alındığı, toplumun kendini yeniden tanımladığı bir geçiş alanı. Yani, kartalın gelişiyle başlayan kaos, sonunda toplumun yeniden dengeye ulaşmasını simgelendi.

Clifford Geertz’in “kalın betimleme” yöntemine göre ise oyundaki her figür, toplumun iç dünyasına açılan sembolik bir kapı. Kartal güç, kuzu masumiyet, halay ise toplumsal uzlaşmanın ifadesi.

KAYBOLAN SON PERDE Mİ?

Sazlıca’da artık yaylacılık yapılmıyor, sürüler kayboldu, oyun ise sessizliğe gömülüyor. Oyunu bilen son kişiler bir bir hayata veda ederken, bu zengin kültürel miras birkaç kişinin belleğinde yaşamaya çalışıyor. 1974 doğumlu zurnacı Mesut Keklik ve 1967 doğumlu davulcu Duran Yıldırım, bu müziği öğrenerek yaşatmaya çalışıyor. Fakat gelecek belirsiz.

Whatsapp Image 2025 05 30 At 12.42.39

BİR KARTAL DAHA GELİR Mİ?

Kültürümüzün sembollerle örülü bu zengin anlatısı, yalnızca Sazlıca'nın değil, tüm Anadolu’nun ortak mirası. Belki bir gün, bir düğünde, bir yaylada ya da bir belgeselde yeniden can bulur. Ama unutulmadan önce, son kartal uçmadan önce, bu oyunun yeniden sahneye çıkması gerekli…

Muhabir: Sara Subaşı