YAĞIŞLAR, 2020 YILI MALATYA KAYISI REKOLTESİNİ DÜŞÜRECEK…

2020 yılı, ekonomik kriz, savaş, deprem, çığ ölümleri, ‘coronavirus küresel salgını (pandemisi)’ gibi olay ve olguları yaşatarak zaman şeridi üzerinde akıp geçmekte. Gerçekten de birçok sorunun büyüyerek ülke yaşamını oldukça olumsuz etkilediği 2020 yılı, unutulmayacak bir yıl olacak. Hepimizin bildiği gibi, bundan 15-20 gün öncesine kadar ekonomik kriz, savaş, deprem, çığ ölümleri….vs gibi olay ve olgular ülke gündeminin başlıca sorunlarıydı. Fakat aralık ayının sonlarına doğru Çin’in wuhan kentinde çıkıp, tüm yerküreye yayılan bir virüs, her şeyin üzerine örtünüp, gündemin başlıca sorunlarının hepsini görünmez kıldı. Neredeyse Covit-19 ile yatıp Coronavirüs küresel salgını ile uyanır hale geldik.

Elbette ki, bu virüs ciddiye alınıp, bu salgının yayılımını önleyecek olan tedbir ve kurallara uymak gerekir. Ama bu günlerde giderek artan dozda topluma yayılan korku ve endişe, yaşamın temeli olan ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal…vs. aktiviteleri oldukça olumsuz etkilemiştir. Yaşam, büyük bir kaos ve kargaşanın egemenliği altına girmiş durumda. Giderek derinleşen bu gidişe dur diyebilmek adına ‘her şeye rağmen yaşam devam ediyor ‘ ve yaşamın bazı zaruri iş ve işlemlerini yapmanın zorunluluğunu hatırlayarak kendimize gelmemiz gerekir.

Öncelikle içerisinde bulunduğumuz bu günler, ülke ve Malatya’mız için büyük bir öneme sahip olan kayısının hastalık ve zararlılarla mücadelesinde çok önemli günler. Bol yağışlı, yeni bir, yeniden üretim döneminden geçerken, üreticilerimizin hastalık ve zararlılarla mücadeleye büyük bir önem vermesi gerekir.

Bu hatırlatmayı yapıp bir kenara alarak, asıl konumuz olan; kayısımızın içerinde bulunduğu yeni bir üretim döneminde, üretimi etkileyebilecek olay ve olgulardan biri olan tam çiçeklenme döneminin başından başlayarak yağan yağışların, meyve tutumunu dolayısıyla ürün verimliliğini etkileyebilme olasılığının analizini yapmayla başlayalım.

Hepimizin bileceği gibi tarımsal üretim doğaya bağımlıdır. Bu özelliği bu sektörü zayıf kılar. Yani, üretim, yüksek oranda doğanın egemenliği altında olup, yıllar itibariyle de, miktar yönünde, büyük dalgalanmalarla karşı karşıyadır. Bu durum üretici gelirlerini belirsiz kılar. İşte, tam da bu noktada, üretim miktarının ne yönde olacağının tahminini yapmak, arz cephesi, yani çiftçi cephesi için olabildiğince önem kazanmaktadır. Bu anlamda, kayısımızın arzını bu çerçevede dikkatlice takip etmemiz önemlidir. Çünkü bu takip, arz cephesi, yani kayısı üretici cephesine kazandırıcı bir etki yapacaktır.

O halde 2020 de Malatya’mızda yeni bir yeniden üretim yılına girişin başındaki kayısının ne durumda olduğuna kabaca göz atarak devam edelim.

Malatya’mızda 8 milyon (7.732.870 adet TÜİK 2018) civarında meyve veren kayısı ağacı bulunmakta. Bu 8 milyon civarındaki ağaçla 50 bin civarında aile uğraşmakta. Bu uğraşının sonucunda da ülke GSYİH’ sına sadece ihraç edilen miktarıyla yıllar itibarıyla değişen fiyatlara göre, kuru, yaş ve çekirdek ihracatı sonucunda toplam 400 ile 500 milyon dolar arasında gidip gelen önemli bir miktarda döviz geliri kazandırmakta. Bu gelir ise, çarpanlarıyla birlikte 200 bini aşıp yukarı doğru yükselen bir eğilimle, ilimizde yaşayan büyük orandaki bir insan topluluğunun geçimine kaynak olmakta.

Gelelim, üretim alanında yaklaşık 30 yıldır birlikte bulunduğum bu değerli ürünün üretimi hakkında edindiğim bilgi ve tecrübelerimin gösterdiği tahminlere. Yani; bu yıl ki kayısı üretiminin, bu günden geriye giderek ne durumda olduğuna ve ne olacağına kabaca göz atalım.

2020 nisan ayına girmek üzereyiz. Bu güne kadar, kayısı üretim miktarını etkileyebilecek önemli bir don olayıyla karşılaşılmamıştır. Ama bölgesel düzeyde önemli bir dolu yağışı olmuştur. Bunun da, kayısının çiçek döneminde olması nedeniyle kayda değer bir zarar vereceği tahmin edilmemekte. Ama bu geçtiğimiz bir haftalık zamanda, 2019 yılında yaşadığımızın paralelinde olan, önemli bir olumsuzluk yaşanmıştır. O da, kayısı potansiyelinin yarısından fazlasına sahip olan 700 ile 1200 rakım arasındaki ağaçların, tam çiçeklenme döneminde iken, yağışa rastlaması. Bu yağan yağışlar, üretim miktarını etkileyebilir. Bu etkinin nasıl olacağının yönünü belirleyebilmek için bazı üniversite ve kurumların deney ve araştırma bilgilerine göz atarak inceleyelim. Öncelikle bu güne kadar yapılmış olunan araştırmalar, yağışın; var olan çiçeği, zaman, miktar ve ağacın cinsine göre farklı düzeylerde etkileyebildiğini gösteriyor. Örneğin Ege Üniversitesinden iki akademisyenin kendi üniversiteleri ve Malatya Meyvecilik Araştırma İstasyonunda yaptığı ‘’Bazı Kayısı Çeşitlerinin Çiçek Tozu ve Döllenme Performanslarının Belirlenmesi’’ adlı araştırma çalışmasındaki bazı bulgular buna önemli ölçüde ışık tutacaktır.

Yukarıda da söylediğim gibi, ilimizde; 8 milyon civarında meyve veren kayısı ağacı yetiştirilmekte. Yetiştirilen bu çeşitlerin 73’ü Hacıhaliloğlu , 17’ si Kaba aşı ‘ geriye kalan kısmı ise Soğancı, Hasanbey, Çataloğlu ve Zerdali dir (FKA Kayısı Araştırma Rpr.). Ağaçlarımız, 630m rakımdan başlayıp, 1.700m hatta 1.750m (Kürecik ) rakım arasında bulunmakta. Bilindiği gibi, kayısıda çiçek açımı her rakım düzeyinde farklılık göstermektedir. Bu yıl yağış, 700 ile 1200m rakım arası tam çiçeklenme dönemine rastladı. O halde, ilimizdeki kayısı çeşitlerinin tamamına yakını kendine verimli olmasına rağmen bu iki rakım arasındaki çiçekler dolayısıyla meyve verimi yağışlardan etkilenecektir.

Biz bunu yukarıda değindiğim Ege Üniversitesindeki iki akademisyenimizin yapmış olduğu araştırma çalışmasındaki deney çıktılarının birkaçına bakarak görebiliriz.

• Çiçek tozu çimlenme oranı. Hacıhaliloğlu yüksek, Kaba aşı düşük( yağışın en yüksek oranda etkileyeceği çşd. )

• Çiçek tozlarının dişicik tepesinde çimlenme süresi: Kayısı çeşitlerinde 24 saat

• Çimlenen çiçek tozu borularının, dişicik borusunda ilerleyerek embriyo kesesine varış süresi: 3ile5 gün arasındadır. (Hacıhaliloğlu 3, kaba aşı 4 gün )

• Çiçeklenme döneminde yoğun yağışlar çiçek tozlarını yıkar ve arı faaliyetlerini azaltır.

Yağan yağmurun tam çiçeklenme dönemine denk düşmesi yukarıdaki dört faktörü büyük oranda etkiler ve verimliliği yüksek oranda düşürür. Geçen yıla paralel olan bu durumu tarım danışmanı olarak çalıştığım Akçadağ Ziraat Odasındaki çalışmalarım kanıtlamıştı ve verimlilik düşmüştü. Etkinin yüksek olduğu birçok bahçe sıfır ürünle dönemi kapatmıştı. Bu yıl da, aynı, hatta daha da yüksek oranlarda bu etkiyi görebiliriz.