Yapay zekanın; öğrenme, problem çözme ve karar verme gibi insan zekâsına özgü süreçleri taklit eden algoritmalardan oluştuğunu belirten Doç. Dr. Kavuran, bu sistemlerin makinelerin gözlem yaparak öğrenmesini, verilere dayanarak karar vermesini ve karmaşık görevleri otomatik olarak yerine getirmesini sağladığını ifade etti.
Sağlıkta Devrim: Tanı Süreci Hızlandı
Yapay zekanın özellikle sağlık alanında çığır açıcı uygulamalara imza attığını vurgulayan Kavuran, görüntü işleme sistemleriyle erken teşhis, kişiselleştirilmiş tedavi planlaması ve hasta takibi gibi konularda hekimlere büyük destek sağlandığını söyledi.
“Yapay zeka sayesinde tanı süreci artık daha hızlı, daha doğru ve daha erişilebilir hale geldi. Bu da hem hasta hem de sağlık personeli açısından önemli bir kazanımdır” ifadelerini kullandı.
Tarımda Akıllı Uygulamalarla Verimlilik Artıyor
Kavuran, tarım sektöründe kullanılan yapay zeka sistemlerinin akıllı sulama, hastalık tahmini ve verim analizi gibi alanlarda çiftçilere büyük kolaylık sağladığını belirtti. Bu teknolojilerin doğal kaynakların korunmasına da katkı sunduğunu vurguladı.
Sanayi ve Endüstride Katma Değer
Sanayi alanında yapay zekanın Endüstri 4.0'ın temel dinamiği olduğunu ifade eden Kavuran, arıza tahmini, kalite kontrol ve enerji verimliliği gibi süreçlerde yüksek katma değer sağlandığını söyledi. Ancak bu gelişimin etik, hukuki ve toplumsal sorumluluklar göz önünde bulundurularak yürütülmesi gerektiğine dikkat çekti.
Eğitim ve Kamuda Dönüşüm Gerekliliği
Kavuran, yapay zekanın etkileriyle eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğini belirtti. Türkiye'nin 11. Kalkınma Planı ve Ulusal Yapay Zeka Stratejisi kapsamında kamu hizmetlerinin dijitalleşmesi, insan kaynağının dönüşümü ve yerli üretimin artırılmasının stratejik hedefler arasında yer aldığını hatırlattı.
“İnsan Odaklı ve Etik Yaklaşım Şart”
Yapay zekanın toplumu ve geleceği şekillendirme potansiyeline sahip olduğunun altını çizen Kavuran, sürecin dikkatle yönetilmesi gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bu sürecin insan odaklı, etik temellere dayanan ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi büyük önem taşıyor. Bilim insanları, mühendisler ve karar vericiler olarak bizlere düşen görev, bu süreci sağduyulu bir şekilde yönlendirmek ve toplumun tüm kesimleri için faydaya dönüştürmektir.”