İnsanların alışkanlıklarını terk etmeleri zordur. Birçokları kendilerinden önce yapılmış olanları doğru-yanlış demeden kabullenirler. Yaşamlarının bir parçası yaparlar. Belki de o yüzden günlük hayatlarını kolaylaştıracak başka olguları hiç kullanmak istemezler.
İnsanlar yeniliği kolay kabullenemezler. Yenilik, kendini korumak adına dostlar arar, çünkü güçlü dostlara ihtiyacı vardır. Toplumun geneline yayılabilmesi için yenilikler, sağlam dostluklar kurmalıdır.
Sayısı artan dostlar sayesinde yaygınlaşır. Geniş kesimler tarafından kabul gördükçe kanıksanır. Artık yerleşik hayatın bir parçası olmuştur. Bu konuma geldikten sonra onunda yeni oluşu tartışılmaya başlanır. İnsanoğlunun yeni buluşları ortaya çıkar. Eskiyen yenilerin yerini almak üzere başka oluşumlar gündeme gelir. Yeniyi en çok isteyen eskidir. Öyle ki yerini hemen ona bırakır.
Bu dönüşüm insanların yeryüzünde var oluşundan beri süre gelmektedir. Bazı yeniliklerin toplum tarafından kabul görmesi acı olaylara neden olmuştur. İnsanlık tarihi bu acı olaylarla doludur. Atomun enerji üretimi için geliştirilmesinden elde edilen bombanın, Japonya’daki üzücü etkilerine halen şahit olmaktayız.
Yaşantımızı kolaylaştıracak olguların hangisi yeni, hangisi eski tartışılabilir. Yeni mi yararlı yoksa eski dediklerimiz mi? Bunun üzerinde de çok konuşabiliriz. Doğrular, iyiler, güzeller hep yararlı mıdır? Bilmem… Tartışabiliriz. Ayrıca bu kavramlar toplumların inançları ve değer yargılarına göre değişebilir. O zaman yeni kavramını da değer yargıları belirler.
Acaba insanlar neden yeniliklere karşı dururlar. Hayatlarını daha rahat sürdürecekleri olguları kabullenmekte neden bu kadar zorlanırlar. Her halde alışkanlıkları terk etmek zor gelmektedir. Kişilerin üzerinde, alışkanlıkların yaptırımı bunca etkili mi? Elbette… Kendi günlük yaşantımızda bunu çok rahat gözlemleyebiliriz.
Yenilikleri kabul edebilmek için beynimizdeki ön yargılardan kurtulmak zorundayız. Bu biçimde yaşayanların yeniyi daha çabuk benimseyip kullandığı bir gerçektir. Ön yargıların insan hayatını, yıkılması zor duvarla çevirdiğini görebilmeli ve bundan kurtulmanın yollarını bulmalıyız.
Yenilik ile teknolojik gelişme arasında da ince bir ayrıntı vardır. Yenilikler daha çok sosyal hayatı doğrudan etkilerken, teknolojik gelişme biraz daha dolaylı etki yapar. Teknolojik gelişmelerin insan yaşantısını kolaylaştırdığı reddedilemez. Ancak kötü amaç ile kullanılan teknolojinin insan neslini yok ettiğini biliyoruz. Bombanın uçakla ya da füzeyle hızlı taşınmasını olumlu gelişme olarak görmenin doğru olmadığını kesinlikle söyleyebiliriz.
İnsanlık tarihi boyunca yeniliklerin er ya da geç galip gelmesi sonucu günümüz medeniyetleri doğmuştur.
Yeniliklere açık olan insanın da mutlu birey olarak toplumda yerini alması tabii bir gerçektir.