Yıkıntıların Ortasındaki Malatya’da Eğitim

Geldi mi gelecek mi derken Eylül kapımızı çaldı. Eylül ayıdır veliyi, öğrenciyi ve öğretmeni telaşe veren. Sadece onları değil tabi bir de kırtasiyecisi var, kitapçısı ve tabii formacısı da..

Tüm gruplara Eylül okul hazırlığı yapın derken tabi depremden de bir haber olsa gerek.

6 Şubat bu kentte sadece çocukların ikinci dönem olan eğitim öğretimlerini almadı. Aynı zamanda birkaç ay sonra başlayacak olan yeni dönemlerini de elinden aldı.

Deprem kışın ortasında yıkacağını yıkıp diğerlerini de yıkılmak üzere bırakıp kenara çekildi.

***BARINMA***

Şimdi birkaç gün sonra okullar açılacak açılmasına ama ne heyecan kaldı ne de istek. Her ne kadar çözüldüğü söylense de Malatya’da hala en büyük sorunların başında barınma geliyor. İnsanlar hala çadırlarda ya da kendi imkanlarıyla yaptıkları baraka tipi yerlerde yaşıyor.

***ULAŞIM***

Kentte ulaşım deseniz yok denecek kadar az. Otobüslerle yıkım araçları köşe kapmaca oynuyor. Hangi sokağa girseler yıkım, toz, toprak vs vs.

***GÜVENLİK***

Malatya’da belki abarttığımı düşüneceksiniz ama bence önemli bir güvenlik sorunu da var aynı zamanda. Sadece komşu illerden diyemiyorum Türkiye’nin dört bir tarafından nakliyecisinden tadilatçısına kadar usta, işçi, taksici ne ararsan hepsi resmen Malatya’ya akın etmiş durumda. Artık kendi memleketimize yabancı olduk kaldık. Haliyle bu durumda insanda bir korku yaratmıyor değil.

Bunun gibi sayılabilecek şey var.Şimdi bunların gölgesinde nasıl bir eğitim olabilir insan bir kez değil iki kez düşünüyor. Buraya gelen öğretmende öğrenci de endişeli sayın yetkililer. Ekonomik pahalılık desen zaten almış başını gidiyor. Öğretmeninden velisine kimsenin ne kiraya ne de temel gıda maddelerine oluşacak hali kalmadı. Et orada dursun artık bir meyve, marul, yumurta lükse girer oldu.

Yazacak çok şey var ama; ama’sı da var işte…