Yorgunum

Biraz yorgunum bu aralar. Hayatın acımasızlığı, yaşanmışlıklar artık yoruyor beni. Nedensiz uyku problemleri, dinmeyen baş ağrıları ve hiç bitmeyecek gibi gelen sinir krizleri... Bir gün kahrımdan öleceğim diye çok korkuyorum. Yaşamaktan ve yaşatmaktan bıkmayan bu ben, şu günlerde hayattan bıktım. Dedim ya biraz yorgunum. Beden yorgunluğu değil, zihin yorgunluğu var üzerimde. Sanki tüm dünya, yüklerini sırtıma yükledikçe yüklüyor, ve bu yüklerin altında ezilip kalıyorum.

Bazen hava almak için dışarı çıkıyorum, çıktığıma bin pişman olup geri dönüyorum.

Hayat o kadar zulümle dolu ki, aldığım ve alacağım her nefes haram gibi geliyor.

Bir yandan erkeğin kadına, diğer yandan kadının erkeğe yaşattığı hayal kırıklığı. Oysa insanlığı ilgilendiren daha büyük sorunlar varken... Örneğin insan ilişkilerinin giderek zayıflaması, beraberinde gelen ahlaki çöküntü... Sayacak o kadar şey var ki hangi birine değineyim.

Bakıyorum etrafıma bizleri büyüten, okutan, onca zorluğa rağmen her daim arkamızda duran aile büyüklerimize eskisi gibi değer verilmiyor. Büyüklerimize saygı, küçüklerimize sevgi kalmamış. Mesele yalnızca büyük küçük meselesi de değil, hiç kimsenin bir birine tahammülü kalmadı aslında. Artık herkes, bir birine menfaati ölçüsünde yaklaşıyor. İşi bitince de uzaklaşıyor.

Hayatımızda büyük bir anlamı olan empati duygusu artık yerini başka duygulara ve düşüncelere bıraktı. Yozlaşma o kadar arttı ki, yaşıtlarımızı bırakıp çocuklara da zarar vermeye başladık. Üstüne bir de savunmasız, zararsız sokak hayvanlarına musallat olduk. Helal olsun(!) böyle yaşamaya devam edelim. Zaten hiç hesaba çekilmeyeceğiz.(!)