Referandum sürecinde son haftanın içindeyiz. Bir kaç gün sonra seçmen sandığa gidecek.
Kararını verecek.
Evet yada Hayır seçeneklerinden birini tercih edecek.
Çıkacak sonuç yeni bir süreci de beraberinde getirecek.
İki ayı geçen propaganda ve referandum çalışmaları da son bulacak. En azından mitingler ve sesli araçlar yönünden son bulacak.
Çıkacak sonuca göre siyasi partiler kendilerini, yeni duruma göre yeniden konumlandıracaklar.
Kaybeden tarafta yer alan partilerin hiç bir şey olmamışçasına yoluna devam edeceğini farz etmek saflık olur.
Onlar için sancılı bir süreç başlayacak.
Sonuçlar her iki cephede yer alan siyasi partilerin içi işlerine yansıyacak.
Hayır tercihinin önde çıktığı bir sonuç güvenoyu algısına dönüşecek. Başbakan Binali Yıldırım’ın parti içindeki konumu tartışmalı bir hale gelecek.
İslami kesim Ak Partinin, MHP ile yol arkadaşlığını sorgulayacak. Davutoğlu, Abdullah Gül, Bülent Arınç isimleri çok konuşulacak.
Cumhurbaşkanının varlığı elbette ki AK Parti içinde büyük fırtınaların kopmasını engelleyecek. Ama hiç bir şeyinde eskisi gibi olmayacağı kesin.
Evet çıktığında ise, problem yaşayan CHP olacak.
Chp’nin içinde yaşanacak problemleri tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok.
Her iki durumdan da koltuğu en çok sorgulanacak lider; Kılıçdaroğlu olacak.
Uzun süre sessizliğini koruyan, son iki haftaya hızlı giren Kılıçdaroğlu’nun bu performansı, ortaya attığı iddiaları, bunun sonuçlara yansıması her CHP’li tarafından konuşulacak, eleştirilecek.
Parti içi muhalefet liderleri televizyon ekranlarından CHP liderinin istifasını isteyecekler.
Gazeteler manşetlerinde CHP içindeki kavgayı büyük puntolarla yazacak.
Yeniden kongre için imzalar toplanacak. Hayır propagandası yapan her CHP’li genel başkan adayı olacak.
Solun irili ufaklı hayırcı partileri, günlerce dergilerinde yazıp çizecekler.
MHP’ye gelince sonuç ne olursa olsun, kasırga kapısında.