Arslantepe Höyüğü'nde 47 yıl önce kazı çalışmalarında bulunan ve dünyanın en eskisi olduğu bilinen kılıçlar, dünya tarihinde askeri aletlilerin gelişmeye başladığını ortaya koyuyor.
UNESCO’nun gözdelerinden olan Arslantepe’deki buluntular, dünya tarihine ışık tutuyor. Höyükte, eski kerpiç saray yapısında yapılan kazılarda 42 yıl önce bulunan 5 bin yıllık kılıçlar, dünyanın yine bulunabilen en eski kılıçları olma özelliğini taşıyor.
1976 yılında ortaya çıkarılan, bulunduğu dönem sarayla yaşıt olduğu ileri sürülmekle birlikte bu iddia o dönem pek kabul görmeyen ancak geliştirilmiş yöntemlerle yapılan analizlerle “dünyanın en eskisi” olduğu kanıtlan kılıçlar Malatya Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.
DÜNYANIN EN ESKİ METAL KILICI TARİHE IŞIK TUTUYOR
Arslantepe Höyüğü, duvarlarına renkli figürler işlenmiş kerpiçten sarayı ile 5 bin 500 yıllık geçmişe sahip tapınağın yanı sıra Malatya Müzesi'nde bulunan ve dünyanın en eski metal kılıcı olduğu belirtilen 5 bin yıllık kılıçla tarihe ışık tutuyor.
Anadolu topraklarının zengin tarihi kültürünü yansıtan, ilk şehir devletinin kurulmasına sahne olan Malatya’daki Arslantepe Höyüğü'nde dünyanın bilinen en eski kerpiç sarayındaki kazılarda çıkartılarak Malatya’da sergilenen kılıç, dünyanın bilinen en eski kılıcı özelliğini taşıyor. 5 bin yıl öncesine ait kılıcın yapımında kullanılan teknoloji ve üzerindeki gümüş dekorasyon farklı bir özelliği yansıtıyor.
Metal eserler, dünyada devlet yönetimi, bürokrasisinin ilk doğduğu yer olarak bilinen Arslantepe, kerpiç sarayındaki kamusal yapılarda (M.Ö.3350-2900) olağanüstü bir gelişme gösterdi. Aynı zamanda, bu dönemdeki Mezopotamya merkezlerinde de metal isteğini karşılama konusunda bir artış meydana geldi. Seçkin bir buluntu grubunu oluşturan bu yeni nesneler bakır, kurşun, gümüş, altın ve bunların alaşımlarıyla farklı metallerden yapılıyordu.
Bunların arasında M.Ö 2900 yıllarına ait 12 mızrak ve 9 kılıç özellikle dikkat çekiyor. Arsenikli bakırdan yapılan bu objeler, bir grup olarak saray odalarından birinin içinde bulundu. Silahlar, temsili ya da törensel bir özelliğe sahip olduğunu düşündüren bir biçimde yapının duvarına asılıydı. Eğer mızraklar, bir sonraki dönem üçüncü bin yılda yaygınlaşacak olan yeni bir tipolojiyi temsil ediyorsa, kılıçların kesinlikle silah kullanımının ilk örneğini oluşturduğu belirtiliyor.
Bu kılıçlardan üçünün kabzasında gümüş kaplama bulunuyor. Bir örnekte ise bezeme ile yapılmış motifler yer alıyor. Kılıç ve mızrak formlarının birleşimi, askeri aletlerin gelişmekte olduğunu ve savaşmak için gerekli kesin formların tasarlanmasında başlangıç evresinin yaşandığını gösterirken, böylece de gücün doğasını değiştirmeye ve isteklerini yerine getirtmeye başladığı anlaşılıyor.