Yıl 1991 baharı Azerbaycan’da Uluslararası Enerji, Ekeloji, Ekonomi sempozyumu duyurusu geldi. Bende yıllardır Kafkasları merak ediyorum ancak o zamanlar adeta buradan oralara kuş uçurtmuyorlar. SSCB 1990 da güç dengesini adeta yitirmiş, kendisine bağlı devletlerde ayaklanmalar başlamış, 1990 da Bakü ‘nün Azatlık meydanında toplanan Azeriler Rus tankları tarafından ezilmiş ve büyük can kaybı vermişler. İşte bu olaydan bir sene sonra gelen sempozyum davetine benim konum olmasa da enerji konusunda bir bildiri hazırlayarak sırf Azerbaycan’a gidebilmek için başvuru yaptım. Daha sonra bildirimin kabul yazısı geldi ve bir fizikçi arkadaşımla birlikte heyecanla Azerbaycan’a gitmek için hazırlıklara başladık.
Yurt dışına çıkmak için gerekli işlemleri yaptıktan sonra Ankara’da Rusya elçiliğinden vize almak için başvuruda bulunduk.Yaklaşık bir ay geçtikten sonra gitmemize on gün kadar bir zaman kalmıştı ki odama iyi giyimli iki sivil kişi geldi biz emniyetten geliyoruz siz Azerbaycan’a gidecekmişsiniz neden gidiyorsunuz dediler.Bende sempozyuma gidiyoruz dedim.Bize yardımcı olurmusunuz dediler.Bende ne gibi dedim.Malum oralara bizim gidiş gelişimiz zor ve sıkıntılı gittiğiniz yerlerden yeni yapılaşma bölgelerinden vs. bize resim çeker misiniz dediler.Bende olur dedim ve biz tekrar gelip ne yapacağınızı size daha net anlatacağız deyip çıktılar.İkinci gün bir aydır beklemede olan vizemizin uygun bulunduğu haberi geldi.Biz hazırlığımızı yaptık gidinceye kadarda o polisler birdaha uğramadılar.Sonradan anladım ki o bizim polis sandığımız kişiler KGB ajanlarıymış ve bizim niyetimiz öğrenmeye gelmişler.
Ozaman SSCBdağılma sürecine başlamasına rağmen şimdiki gibi uçak seferleri yok veya haftanın belirli günlerinde yada çok pahalı her nedense biz karayolunu tercih ettik ve Trabzon’a gitmeye karar verdik. Yaklaşık bir yıldır Rus topluluklarından Türkiye’ye bavul ticareti yapan kimseler gelmeye başlamışlardı. Onlar bağlantıyı sarp sınır kapısını üzerinden sağlıyorlardı. Trabzon’a gitmek için yola çıktığımızda Mihail Gorbaçov’a darbe yapıldı haberi geldi ve sınırlar kapandı denildi. Trabzon ‘da bir gün bekledikten sonra darbe tekrar bastırıldı ve sınırlar açıldı. Bizde Rusları taşıyan otobüs ile Batum’a gitmek üzere yola koyulduk. Otobüste Azeri asıllı birisi varmı diye sorduk bir bayanı gösterdiler. Türkiye’den bavul ticaret ile hazır giyim ürünleri almaya gelmiş. Bize yardımcı olup olamayacağını sorup Batum’da uygun bir otele yerleştirilme konusunda yardım istedik. Benimle gelin merak etmeyin dedi. Akşamüzeri Batum’a vardık, bir taksiye binip Azeri bayanın evine gittik. Beyi Batum’da yüzbaşı rütbesinde Azeri kökenli bir subaydı. Bizim ile tanışmaktan çok mutluluk duydu. Bizi bir otele yerleştirmesini istedik. Bekleyin o problemi çözeceğiz dedi. Çay, yemek, sohbet ve bir yandan da Rize’den çeken TRT kanalını seyrediyoruz. Zaman ilerlemeye başlayınca ben tedirgin olmaya başladım ve bizi bir an önce bir otele yerleştirmeniz en büyük ikram dedim. Otel bulamazsınız size ben orduevini ayarlıyorum, saat 23 de orduevi müdürü evine gittikten sonra sizi oraya yerleştireceğim ve sabahleyin saat 7 de de alacağım dedi. Odaya girdik dolaplarda subayların üniformalı elbiseleri, postalları ve eşyaları vardı. Fayanslar hep kırılmış ayaklarımızın altında cak cak sesler çıkarıyordu. O gece orada kaldık ve sabahleyin anlaştığımız saate bizi aldı ve kahvaltıdan sonra havaalanına gittik. Bileti nereden alacağız diye sorduğumda biletlerinizi ben aldım dedi. Ne yaptıysak biletlerin parasını kabul ettiremedik. İşlemleri yetiştiremeden uçak kalktı ve biz kaldık. Öğleden sonraki uçakla sizi göndeririz dediler ve yine bizden habersiz biletlerimizi almış yine parasını kabul ettiremiyoruz. Uçuş saatinde havaalanına gittik işlemlerin ardından bu biletle sizi alamayız siz yabancısınız bu biletler 95 sente alınmış kapıdaki görevlilere açıktan kişi başı 66’ şar dolar daha vereceksiniz dediler. Azeri subayla görevliler arasında gerginlik yaşandı sonunda o uçağa da binmekten vazgeçtik. Azeri subay ben izin alıp sizi Gence havaalanına bırakacağım oradan uçakla gideceksiniz dedi. Hava limanından ayrıldık ve kara yoluyla gitmemiz için bir saatlik boşluğumuz vardı bu arada bizi bir mağazaya götürebilir misin dedim, öyle bir mağaza yok dedi. Siz ihtiyaçlarınız nasıl gideriyorsunuz dediğimde burada her şeyi bulmanın bir yolu var onu ancak burada yaşayanlar bilir dedi.(Devamı haftaya).
Prof. Dr. Mustafa POYRAZ