Ayetullah Humeyni’nin Mezarı

Yol üzerindeki İmam Humeyni’nin mezarına uğruyoruz. Aslında buraya türbe gibi anıt mezar yapılmış. Yaşarken mütevazı bir hayatı tercih eden bir insanın yaşam felsefesine uymayacak kadar ihtişamlı bir anıt mezar yapılmış diye düşünürken, Rehberimiz, “şimdi diyeceksiniz ki sarayda yaşamayı istemeyen İmam Humeyni’ye böyle gösterişli türbe gibi yer niye yapıldı, bu bir tezat değil mi diyeceksiniz? Humeyni ve ailesinin böyle bir talebi yoktu. Humeyni, türbe gibi anıt mezar yerine, eğitim ve kültür merkezi tadında bir mezar istemiş. Bu yüzden oldukça büyük bir cami-kültür-yaşam merkezi gibi bir yapı ortaya çıktı ve buraya İmam Humeyni Üniversitesi kurulacak. Ayrıca burası devlet bütçesiyle değil, kurulan vakfa halkın yaptığı bağışla yapıldı” diyor.

Burada bir kafeteryada yemeğimizi yedikten sonra, Uluslararası İmam Humeyni Havaalanına doğru yola çıkıyoruz. Yedi günlük İran gezimiz, gezinin başladığı noktada sonlanıyor. Gezi boyunca bize eşlik eden ve bizden dostluklarını esirgemeyen Muhammed ve Cihangir’e teşekkür edip vedalaştıktan sonra pasaport işlemlerimizi yaptırıp, uçağımıza biniyor ve İstanbul’a uçuyoruz.

İran’dan dönerken birçok ön yargımız da yıkılmıştı.

Türkiye’deki birçok kişi gibi 1979 yılında Humeyni önderliğindeki güçler tarafından İslam Cumhuriyetine dönüştürülen İran’a karşı, benimde birçok ön yargım vardı. Yedi günlük seyahatimiz boyunca yabancılık yaşamadan, hiçbir sorunla karşılaşmadan keyifli bir tur gerçekleştirdik. Tarihin izlerini sürdük… İran halkını, tarihiyle kültürüyle tanımaya çalıştık… Gezip görünce buranın, bugün sandığımızdan daha farklı bir ülke olduğunu gördük… Toplumsal hayatla ilgili birçok katı kuralın, yasalarda değişmese bile, uygulamada bayağı yumuşatıldığına şahit olduk. Seyahatler ön yargıları yıkıyor ve insanları bir biriyle kaynaştırıyor.

Önyargıların yıkılmasında en büyük etken de İranlı kadınlardı.

Kadınlar yasal olarak erkeğin eşiti olmaktan çok uzak olmalarına rağmen, kadınların siyasal ve toplumsal alanda görünürlüğünün arttığına İran seyahatimiz boyunca tanık oluyoruz. Gezerken bir otelin resepsiyonunda, mağazada, lokantada, vs. yerlerde çalışan çok sayıda kadınla karşılaşıyorsunuz. Genç kızları, kendi başlarına akşamın geç vakitlerinde bir lokanta yemek yerken veya bir kafede otururken görebiliyorsunuz ve onlarla iletişim kurabiliyorsunuz ama tokalaşmak isterseniz eliniz havada kalıyor; çünkü bir kadınla bir erkeğin tokalaşması İran’da yasak.

İran’da kadınların hepsi bir şekilde başını ve vücudunu kapatmak zorunda ama başörtüleri konusu oldukça esnek, özellikle de genç kızların birçoğu, baş kapama zorunluluğunu fazla umursamıyorlar ve genelde başlarının yarısını kapatıyorlar. Kadınlar bakımlı, sokakta çok sayıda estetikli ve makyajlı kadın görüyorsunuz.

Bir diğer şaşkınlığımızı ise heykeller konusunda yaşıyoruz.

İslam dininin başlangıcıyla beraber gelen yasaklardan dolayı, heykel hiçbir zaman realist figüratif biçimlemelerle uygulanmamıştır. Gittiğimiz birçok yerde İran İslam devriminden önce yapılan heykellerin korunduğunu görmek, bizi şaşırttı...

Gezi boyunca bize rehberlik eden Sadık Gökgöz'e teşekkür ederiz.

Son cümle; Doğası ve köklü tarihiyle İran gezilecek yerler açısından çok zengin ve güzel bir ülke…