Her öğrenci LGS’de tam puan alamaz, herkes nitelikli birkaç fen lisesine yerleşemez. Bu gerçek, geleceğe umutla bakan binlerce gencin sistemin dışında kalmasına neden olmamalı. Bugün olduğu gibi, bu yıl da binlerce öğrenci puan sıralamasıyla ayrışacak. Yüksek puanlı öğrenciler seçkin liselere yerleşecek, diğerleri ise meslek liselerine ya da sıradan akademik liselere yönlendirilecek.
Peki sistemin dışında kalan bu öğrenciler ne ifade ediyor? Eğer biz bu gençlere sistemin içinde bir anlam, bir yön ve bir amaç sunamazsak; onları yalnızca birer rakam gibi görmeye devam edersek, birkaç yıl sonra üniversite sınavlarında ve KPSS sıralarında tükenmiş, umutsuz bir gençlik manzarasıyla karşılaşacağız.
Bu sadece bireysel bir hayal kırıklığı değil; aynı zamanda ülkenin beşeri ve ekonomik kaynaklarının israfı anlamına geliyor. Her genç, devletin üzerine titremesi gereken bir değerdir. Ve unutmayalım: Sistemin dışına düşen her genç, milli bir kayıptır.
Mesleki Eğitim, Artık Alt Seçenek Değil Stratejik Yatırımdır
Bu nedenledir ki mesleki eğitim; artık ikinci planda kalan bir tercih değil, geleceği planlamanın, ekonomiyi büyütmenin ve toplumu yeniden inşa etmenin stratejik bir aracıdır.
İşte bu noktada Milli Eğitim Bakanlığı ile Savunma Sanayii Başkanlığı arasında geçenlerde imzalanan ve 12 ilde 13 meslek lisesini kapsayan protokol, Türkiye’nin insan kaynağını doğru yönlendirme açısından büyük bir adım olarak karşımıza çıkıyor. Adana, Ankara, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Manisa ve Tekirdağ illerini kapsayan bu protokol, savunma sanayii gibi yüksek teknoloji gerektiren bir alanda gençleri donanımlı bireyler olarak yetiştirmeyi hedefliyor.
Ancak bu umut verici tablonun Malatya’yı kapsamaması, bizim için büyük bir eksikliktir. Hele ki 6 Şubat depreminin ardından sosyal, ekonomik ve demografik olarak en fazla yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyan şehirlerden biri olan Malatya için bu durum, kabul edilemez bir sonuçtur.
Bir Başarı Örneği: Yunus Emre MTAL ve Malatya’nın Potansiyeli
2018-2022 yılları arasında Malatya Ticaret ve Sanayi Odası yönetiminde görev almış, bu süreçte Yunus Emre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin proje yürütme kurulunda aktif yer almış biri olarak şunu açıkça söyleyebilirim:
Doğru dokunuşlar yapıldığında, meslek liseleri nitelik kazanıyor. Proje bazlı yönlendirmelerle öğrencilerin TEKNOFEST ve TÜBİTAK gibi ulusal yarışmalarda başarı kazandıklarına; okulun taban puanlarının neredeyse fen liseleriyle yarışır hale geldiğine birebir şahit olduk. Boş sıraların dolduğu, motivasyonun yükseldiği bir dönem yaşandı.
Bu süreçteki koordineli çalışmalara verdikleri kıymetli katkılardan dolayı; dönemin Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer’e, TOBB Başkanı Sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu’na, Malatya İnönü Üniversitesi bünyesinde görev yapan Prof. Dr. Ahmet Uğur ve Prof. Dr. Yusuf Cahit Çukacı’ya, dönemin Malatya İl Milli Eğitim Müdürleri Sayın Hatice Özdemir ve Sayın Behçet Bakır’a, Malatya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası yönetimine, o dönemde birlikte yol yürüdüğüm değerli başkan yardımcısı Celal Abbas Karaduman’a, okul yönetimine ve fedakâr öğretmenlerimize teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.
Çünkü bu başarı bize gösteriyor ki mesele öğrencide değil; asıl mesele, sistemin sunduğu vizyondadır.
Malatya Bu Protokolün Dışında Kalmamalı
Malatya’nın yeniden ayağa kalkması yalnızca fiziki inşaatla olmaz. Gençlere iş, umut, yön ve beceri kazandırmak gerekir. Bu nedenle Malatya’nın da bu proje kapsamındaki iller arasında yer alması, sadece hak değil; zorunluluktur.
Gerek siyasi temsilcilerimizin, gerekse eğitim paydaşlarımızın bu konuda kolektif ve kararlı bir irade ortaya koyması şarttır.
ASELSAN ve Savunma Sanayii, Mesleki Eğitimin Yeni Vizyonudur
Savunma sanayii artık Türkiye’nin yükselen gücüdür. ASELSAN gibi kurumlar, yalnızca mühendislik alanında değil, nitelikli ara eleman yetiştirilmesi konusunda da eğitim dünyasının bir parçası haline gelmiştir.
Bu vizyonun bir ayağının Malatya’da kurulması, gençlerimize sadece umut değil; aynı zamanda ülkenin geleceğine somut bir katkı sağlayacaktır.
Son Söz: Geç Değil, Tam Zamanı
Bugün atacağımız adımlar, yarın nasıl bir toplumda yaşayacağımızı belirleyecek. Gençlerimizi sistemin dışına itmeden; onları kendi şehrinde, kendi emeğiyle, onurlu bir geleceğe taşıyacak çözümler üretmeliyiz.
Geç değil, tam zamanı.