İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Taygun Uzelli ve Milano Politeknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Stefano Salata’nın yürüttüğü araştırmada, İzmir’de 67 bin 642 binanın yüksek riskli bölgede yer aldığı belirtildi. Araştırmaya göre, İzmir nüfusunun yüzde 20,9’u yüksek riskli alanlarda yaşarken, 618 bin 467 kişi doğrudan risk altında bulunuyor.
“Depremle Mücadeleye Öncelikle Zeminden Başlanmalı”
Batuhan Tozburun, depreme karşı zemin mühendisliğinin önemine dikkat çekerek, “Zemin iyileştirmeleri, binanın toplam maliyetinin yüzde 20-30’unu oluşturuyor. Doğru yapılan zemin iyileştirme çalışmaları, binanın geri kalan yüzde 70’lik maliyetini de koruyarak yapının dayanıklılığını artırıyor. Depremle mücadeleye önce zeminden başlanmalı” dedi.
Tozburun, İstanbul’un Türkiye’nin finans merkezi olması sebebiyle olası depremde yaşanacak maddi ve manevi kayıplara da dikkat çekti. İzmir’in ise birinci derece deprem bölgesinde olması nedeniyle acil önlemler alınması gerektiğini belirtti.
Kentsel Dönüşüm Öncelikli Olmalı
Yaşlı ve depreme dayanıksız yapıların, kentsel dönüşümle ada bazlı dönüştürülmesinin önemine değinen Tozburun, “Vatandaşların bilinçlenmesi, yerel yönetimlerin ve hükümetin acil adımlar atması gerekiyor. Deprem tehdidi Türkiye’nin öncelikli sorunu” ifadelerini kullandı.
Sektörde İstikrarlı Büyüme Sürüyor
Tozburun, şirketlerinin Türkiye’de zemin mühendisliği sektöründe ilk 5 arasında yer aldığını ve son 5 yılda her yıl yüzde 20 civarında büyüme gösterdiğini aktardı. Geçtiğimiz yıl ise büyüme oranının yüzde 100’e ulaştığını belirten Tozburun, 200 kişilik deneyimli ekip ve geniş makine parkıyla farklı zemin iyileştirme uygulamalarını aynı anda gerçekleştirebildiklerini ifade etti.
Ayrıca, sadece Ege Bölgesi değil, İstanbul ve Ankara’da da hizmet vermek için planlamalar yaptıklarını söyleyen Tozburun, “Firmalara anahtar teslim çözümler sunarak hizmet kalitesi ve hızı artırıyoruz” dedi.
