Türkiye’nin dört bir yanında Hıdırellez gelenekleri yaşatılıyor. Baharın müjdecisi olarak kabul edilen bu özel günde, insanlar sağlık, bereket ve dilekler için yüzlerce yıllık ritüelleri yerine getiriyor. Hıdırellez gecesi yakılan ateşin üzerinden atlayanlar, gül ağaçlarının dibine dileklerini bırakmayı da ihmal etmiyor.

Kötülüklerden korunmak için ateşten atlanıyor

Hıdırellez gecesi en çok bilinen geleneklerden biri, kötülük ve hastalıklardan arınmak amacıyla ateşin üzerinden üç kez atlamak. Aynı gece, insanlar dileklerini bir kağıda yazarak gül ağaçlarının altına gömüyor ya da dallarına asıyor.

41 taş ritüeli ve deniz suyuyla bereket arayışı

Bir başka gelenek ise, deniz veya dere kenarından dilek tutularak toplanan 41 taş. Bu taşlar bir yıl boyunca saklanıyor ve bir sonraki Hıdırellez’de suya atılarak yenileriyle değiştiriliyor. Deniz kenarından alınan dalgalı su ise evin içine serpiliyor; bu suyun bolluk ve bereket getireceğine inanılıyor.

Suyun gücüne inanç: Kağıtlar akarsulara bırakılıyor

Üzerine dilek yazılmış kağıtların yavaşça bir akarsuya bırakılması da yaygın bir ritüel. Bazı yörelerde sabahın erken saatlerinde çiğ damlalarıyla yoğurt yapılması ya da hamur mayalanması da gelenekler arasında.

Elektrik Kesintisine Karşı Nasıl Hazırlıklı Olunur?
Elektrik Kesintisine Karşı Nasıl Hazırlıklı Olunur?
İçeriği Görüntüle

Bekar kızlar için "niyet çömleği" geleneği

Bekar kızlardan toplanan yüzük, kolye, boncuk gibi eşyalar bir çömleğe konup ağzı kapatılarak gül ağacının dibine bırakılıyor. Ertesi gün, maniler eşliğinde bu eşyalar çekiliyor ve dilekler tutuluyor.

Gül ağacı yoksa alternatif yollar var

Herkesin bahçesinde gül ağacı olmayabilir; bu durumda dilekler saksı bitkilerine, balkon demirlerine asılıyor ya da toprağa gömülüyor. Akan suya bırakılan dilekler ise Hızır’ın suyla ilişkilendirilmesi nedeniyle en etkili yöntemlerden biri sayılıyor.

Bereket için bakliyat, evlilik için salıncak

Keselere konup gül ağacına asılan bakliyatlar bir gece bekletilip yıl boyunca azar azar tüketiliyor. Salıncağa oturan genç kızları, evlenmek isteyen genç delikanlılar sallıyor. Ürün vermeyen ağaçlara ise "ya verim ver ya da kesilirsin" diye seslenilerek doğayla sembolik bir iletişim kuruluyor.

Editör: Sara Subaşı