Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyük yıkıma uğrattığı illerin başında gelen Malatya’da, Yeşilyurt ilçesine bağlı Çavuşoğlu Mahallesi'ndeki 4 katlı Ergül Apartmanı, ilk depremde saniyeler içinde yerle bir oldu. Depremden iki ay önce aldıkları evin enkazında kalan Hancı ailesinde kız kardeşler Dilek (25) ve İrem Hancı (21) on saat, babaları Erol Hancı (64) ise 36 saat sonra ekipler tarafından kurtarıldı. Enkaz altında kalan anne Kıymet Hancı (48) ile kızları Elif (7), Merve (16) ve Sabriye Hancı (22) ise hayatlarını kaybetti.
Depremden sonra Şahnahan Mahallesine bağlı Suluköy’e yerleşen Hancı ailesi iki yıldır konteynerde yaşamlarını sürdürürken hak sahipliği kapsamında kurada kendilerine çıkacak evi bekliyor.

“Ev, 2 ay sonra depremde çöktü”
Kahramanmaraş merkezli ilk depremde eşi ve üç kızını kaybeden Erol Hancı, 35 yıl kirada oturduktan sonra ev almaya karar verdiklerini ifade ederek,
“Köyde tarlamız vardı. Tarlayı komşuma verdim, üzerine de 200 bin çektim ve karşılığında merkezdeki evini aldım. Ev, 2 ay sonra depremde çöktü. Ben 36, kızlarım 10 saat enkazda kaldı. Eşim ve 3 çocuğum enkaz altında hayatlarını kaybetti”
dedi.

“Madenciler olmasaydı ben ölmüştüm”
Deprem anını unutamadığını söyleyen Hancı, şunları anlattı:
“Deprem hafif başladı. Eşim “Deprem oluyor” dedi. Bende “Deprem durunca aşağı ineriz” dedim ama daha da şiddetlendi. Kızım yan odadaki kızlarımızın yanına koştu, bende koşmaya başladım ancak bina yıkıldı. Hepimiz enkaz altında kaldık. İlk başta kızlarım İrem ve Dilek çıktı. Ben 36 saat enkaz altında kaldım. İkinci depremde de enkaz altındaydım. Ben 5-6 saat kaldığımı sanıyorum. Beni madenciler kurtardı. Madenciler olmasaydı ben ölmüştüm.”

“Acılar unutulmaz, mümkün değil 4 cenaze verdim nasıl unutayım”
Depremin ardından köylerine yerleştiklerini ve iki yıldır konteynerde yaşadıklarını ifade eden Hancı,
“Kızlarımla birbirimize sarılarak hayata tutunduk. Acılar unutulmaz, mümkün değil 4 cenaze verdim nasıl unutayım. Her cuma mezarlığa gidiyorum. Eşimi çok seviyordum. Her zaman mezarına gidip konuşuyorum. Hayat devam ediyor. Kızlarımın güzel bir işi olsun, onları gelin edeyim başka bir şey istemiyorum. Ancak iki yıldır konteynerde çok mağduruz. Bir an önce evimizin verilmesini istiyoruz”
diye konuştu.

“O gece bir sürü hayalle yattık”
Babası ve ablasıyla birlikte enkazdan sağ kurtulan İrem Hancı ise yeni evlerine depremden iki ay önce taşındıklarını, depremle birlikte yerle bir olan evin enkazından 10 saat sonra çıkarıldığını anlattı. Hancı,
“O gece bir sürü hayalle yattık. Deprem anında odamdaydım. Annemin odaya doğru koşup, “Allah’ım” dediğini hatırlıyorum. Ablam telefonunu yanına almıştı. 112’yi arayıp yardım istedim. Enkaz altındayken sesler duyuyordum, çok kötüydü. 10 saat sonra enkazdan önce ablam sonra beni itfaiye ekipleri çıkarttı. Babam ise 36 saat sonra madencilerin çalışmasıyla kurtarıldı. Annem ve kardeşlerim 72 saat sonra çıkarıldı, hepsi yatağın üzerindeydi”
dedi.

“Üzülünce babam ve ablama sarılıyorum”
Depremden sonra yaşadıklarının kendileri için çok ağır olduğunu kaydeden Hancı, şöyle konuştu:
“Aile diye bir şey kalmadı. Annem ve kardeşlerimin eksikliklerini çok hissediyorum. Hayat devam ediyor ama hala o anları unutamadık. Gündüz bir şekilde herkes yanınızda ama gece kafamı yastığa koyduğumda kötü oluyorum. İki sene oldu ama hala yaşadıklarımızı kabullenemedim. Sanki annem merkezdeki evimizde bizi bekliyor. Üzülünce babam ve ablama sarılıyorum. Onlara tutunarak yaşamımı sürdürüyorum.”

“Artık bir düzenimiz olsun”
Fizyoterapi teknikerliği bölümü mezunu olduğunu ve DGS ile hemşirelik bölümüne geçmek istediğini dile getiren Hancı,
“Köydeyiz, sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam etmeye çalışıyoruz. Ben hemşire olmak istiyorum ama çok zor. Konteynerde ders çalışmak pek mümkün değil. Tek isteğim bir an önce kurada evimizin çıkması. Konteynerde ders çalışamıyorum, rahat banyo yapamıyor, ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz. Isıtıcı ile ısınmaya çalışıyoruz. Bir an önce evimizin verilmesini istiyorum. Artık bir düzenimiz olsun”
dedi.