17 Eylül 2015'te Rize'den Malatya'ya gelirken teröristler tarafından kaçırılan Astsubay Semih Özbey, Gara'da teröristler tarafından şehit edildi.
Malatya esli Ticaret Borsası Başkanı Gürsel Özbey'in oğlu olan Semih Özbey, kaçırıldıktan sonra ailesi oğullarını kurtarmak için çok sayıda girişimde bulundu. Özbey ailesi oğullarını kurtarmak için siyasi partilerle görüştü, Sivil Toplum Kuruluşlarından destek istedi. Gazetecilere verilen röportajlarla meselenin hep canlı tutulmaya çalışılması için mücadele edildi. 2015 yılında kaçırılan 12 kişinin de aileleri aynı mücadeleyi verdi. Ancak kaçırıldıktan 6 yıl sonra Gara'da 13 kişinin cansız bedenine ulaşıldı. 13 asker, polis, sivil şehit oldu.
Türkiye'yi yasa boğan haber sonrası Semih Özbey'in hayatı ve ailesine yazdığı son mektup gündeme geldi.
"ASKER OLACAĞIM DEDİ"
Ailenin mücadelesinde hep yanlarında olan Gazeteci Yeliz Koray tarafından kaleme alınan yazıda: 21 Haziran 1993’te Malatya’da dünyaya geldi. Babası tanınan bir ticaret erbabı, annesi ev hanımıydı. İlkokulu, ortaokulu liseyi başarıyla bitirdi. “Büyüyünce ne olacaksın?” diyenlere hep aynı cevabı verdi;
Asker olacağım dedi. Kimsenin meslek seçimine de hayallerine de karışmasına izin vermedi. Sık sık asker olan akrabasını ziyaret etti, uzun uzun kıyafetlerini seyretti, fotoğraflar çekildi. “Bir gün ben de asker üniforması giyeceğim” dedi. Dediğini de yaptı. Çocukken kurduğu hayaline ilk adımı 18 yaşında; Balıkesir’de Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu’na başlayarak attı. Okulu bitirdi, çakı gibi Jandarma Astsubay oldu. Her yurtsever asker gibi canını ülkesine feda etmeye hazırdı ama sonu belirsiz bir karanlığa girdiğinde yapayalnız kalacağını bilmiyordu. 22 yaşındaydı Semih. Rize’de görev yaparken annesinin kanser olduğunu öğrendi önce. Hemen izin aldı, arabasına bindiği gibi Malatya’nın yolunu tuttu. Ailesini bir daha göremeyeceğini hatta seslerini bile duyamayacağını, üniformasını son kez giydiğini bilmeden çıktığı yol onu Tunceli’ye getirdiğinde takvimler 17 Eylül 2015’i gösteriyordu. Pülümür yolunda PKK’lılar aracını durdurdu. Sivildi Semih ama askeri kimliği de yanındaydı silahı da. O an neredeydi kimse bilmez. Tam bin 498 gün önce aracını ateşe verip, kopardılar Semih’i sevdiklerinden. O dönem Malatya Ticaret Borsası’nın Başkanıydı babası. Sadece oğlu Semih için değil, aralarında polis ve erlerin de bulunduğu, PKK’nın kaçırdığı 12 can için çalmadık kapı, aramadık insan bırakmadı. Yüreklerini ferahlatan haber tam 105 gün sonra yılbaşı gecesi geldi. PKK’nın yayınladığı bir video ile oğullarının yüzünü gören aile “En azından yaşıyor” diye teselli buldu. Yorgun ama dimdikti Semih.
YAZDIĞI SON MEKTUP
Semih Özbey'in yazdığı son mehtup ise Sözcü Gazetesinden Saygı Öztürk tarafından paylaşılmıştı...
işte o mektup:“Aileme; bu mektubun size ulaştırılıp, ulaştırılmayacağını bilmeden size yazıyorum. Bütün aile üyelerim umarım hepiniz iyisinizdir. Beni soracak olursanız, iyi olmaya çalışıp kavuşacağımız gün için sabrediyorum. ‘Ben buradayım, sağım, ölmedim, yaşıyorum’ demek için yazıyorum. Sesimizi artık birileri duysun diye yazıyorum. Burada bize mektup yazma imkanı yıllar sonra çok geç olsa da verildi. ‘Mektup yazabilirsiniz biz ileteceğiz’ denildi. Ben de bu imkanı değerlendiriyorum ve size yazıyorum. Sakın üzülmeyin, umudunuzu kaybetmeyin, hep taze tutup, koruyun. Dışarıda hayat normal seyrinde devam ediyor, bunun farkında ve bilincindeyim. Ben buradayım diye kendinizi hayattan ve olaylardan soyutlamayın, uzak tutmayın, hayatın normal akışına ve seyrine uyun istiyorum. Anne ve babamın ellerinden, kardeşlerimin yanaklarından öperim. Büyük küçük herkese selam söylüyorum. Allah’a emanet olun.”