Malatya, Türkiye'nin doğusunda bulunan ve tarihi zenginlikleriyle öne çıkan bir şehirdir. Doğunun incisi olarak bilinen bu şehrin en önemli sembollerinden biri ise şüphesiz Malatya kayısısıdır. Malatya, dünya çapında ün salmış ve lezzetiyle tanınmış bu meyve sayesinde adını sıkça duyurmuştur. Malatya kayısısı, kendine özgü tat ve aromasıyla öne çıkar. Besleyici özellikleri ve sağlık açısından faydalarıyla da bilinen Malatya kayısısı, aynı zamanda yöresel lezzetlerin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Gezgin, tarihçi, halkbilimci, müzisyen, ressam, haritacı, dilbilimci, zanaatkâr, mimar, savaşçı ve gurme bir gezgin olan Evliya Çelebi, 17. Yüzyılda yaşamıştır. Evliya Çelebi, 17. yüzyılda Seyahatname, adlı bir gezi kitabı yazdı. Kitabın orijinal adı Tarih-i Seyyah Evliya Efendi'dir. Toplam 10 ciltten oluşan eserde birçok ülkenin mimarisi, gelenekleri, ibadet yerleri ve mutfak kültürleri ayrıntılı bir şekilde anlatılır. 1630 - 1681 yılları arasında yazılan eser, birçok dile çevrilmiştir.
Evliya Çelebi’nin kitabında yer verdiği şehirlerden biri de Malatya’dır. Çelebi, Malatya’ya gelmiş ve şehrin tarihini, sosyal ve kültürel hayatını, kentte meşhur olan meyveleri de gözlemiştir. Evliya Çelebi, Malatya’nın altın yumurtası olan kayısıya Seyahatnamesi’nde yer vermiştir. Çelebi, Malatya’da güneşin altın yumurtası olarak betimlenen kayısıyı şu şekilde anlatmıştır:
“Yedi çeşit kayısısı bulunmaktadır. Bunlar al Hamavî, sarı Hamavî, mışmış Hamavî, beyaz kumru, bey kumru, sulu kumru ve etli kumrudur. Bu kayısılar öyle suludur ki bağdan şehre seleler ile zorlukla gelir, biraz ezilse suyu kalmaz. Her bir kayısı kırk ve ellişer dirhem gelir”