Malatya'nın tarihi dokusunu oluşturan nadir yapılarından biri olan Vaiz Ocağı Camii ve Türbesi, hem geçmişi hem de mimarisiyle büyüleyici bir yer. Üzerinde yer alan kitabeler, hem bölgenin kültürel zenginliğine dair ipuçları sunuyor hem de buradaki mezarların ardındaki hikayeleri gün yüzüne çıkarıyor. 1301-1380 yılları arasında Melik Sunullah ailesinin izlerini taşıyan bu cami, zaman içinde geçirdiği değişikliklerle geçmişin derinliklerinden günümüze kadar ulaşan bir miras olarak dikkat çekiyor. Minaresinin inşasında yatan sırlar ve türbedeki vakfiye, Vaiz Ocağı’nın tarihine dair daha önce keşfedilmemiş detayları ortaya koyuyor.

Malatya'da, Ulu Cami ile Sıptırız Sur Kapısı arasında yer alan Vaiz Ocağı Camii ve Türbesi, bölgenin tarihi dokusuna önemli bir katkı sunuyor. İçerisinde, Tevabil Gazi, Koca Vaiz ve Battalgazi’nin ailesinden birinin mezarını barındıran bu tarihi eser, halk arasında "Vaiz Baba Adile Cami" olarak da bilinmektedir.

1301-1380 yılları arasında bölgede yaşamış olan Melik Sunullah ailesinin adını taşıyan camii, üç kitabesiyle dikkat çekiyor. Bunlardan birinde, 1394 yılında Memlüklü Sultanı Meliküz Zahir Berkuk döneminde, Aleaddin Hüsnü oğlu Çerkez tarafından minarenin inşa ettirildiği belirtiliyor.

Camii binası, minaresiyle farklı bir yapısal özelliğe sahip. Minare ve camii binası ayrı ayrı inşa edilmiş olup, bu durum binanın sonradan minareyle birlikte tamir edilerek genişletildiğini gösteriyor.

Türbe girişinde yer alan bir kitabe ise, M.1373 yılında Hüseyin B. Abdullah adına konan vakfiyeyi anlatmakta. 1986 yılında, Malatya'da faaliyet gösteren bir dernek tarafından mescit kısmı yeniden restore edilmiştir.

Vaiz Ocağı Camii ve Türbesi, hem mimari hem de tarihi değeriyle Malatya'nın kültürel mirasının önemli bir parçası olarak ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.

Muhabir: Sara Subaşı