İlk olarak 1945 yılında İ. Kılıç Kökten tarafından “İmamlı” adıyla tespit edilen höyük, daha sonra Ümit Serdaroğlu ve Mehmet Özdoğan tarafından yüzey araştırmalarıyla belgelendi. 1980-1987 yılları arasında İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nden Edibe Uzunoğlu yönetiminde yürütülen kazılar, bölgenin tarihine ışık tutan önemli buluntuları ortaya çıkardı.
Kazılarda, höyüğün stratigrafik yapısının; Roma Dönemi/Geç Helenistik Dönem, Demir Çağı, Son Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, İlk Tunç Çağı ve Kalkolitik Çağ olmak üzere altı katmandan oluştuğu belirlendi. İlk Tunç Çağı’na ait birçok yapı katı bulunurken, tepe kısmında Erken Roma ve Geç Helenistik dönemlere ait temel kalıntıları tespit edildi.

Höyükte bulunan Terra Sigillata çanak çömlekler, dar ve ince temeller, mutfak kapları, anıtsal yapılar ve kubbeli fırınlar, bölgenin tarih boyunca kesintisiz yerleşim gördüğünü ortaya koyuyor. Ayrıca, Urartu dönemine ait çan biçimli bir damga mühür de buluntular arasında dikkat çekti.

Uzmanlar, İmamoğlu Höyüğü’ndeki buluntuların Elazığ-Malatya bölgesinde Erken Demir Çağı’na tarihlenen eserlerle büyük bir benzerlik gösterdiğini belirtiyor. Höyük, Malatya’nın kayıp tarihine ışık tutan önemli bir arkeolojik miras olarak kayıtlara geçti.





