Malatya kitapseverleri, bu hafta birbirinden farklı türlerdeki kitaplarla buluşuyor. Edebiyattan tarihe, bilimden sinemaya uzanan eserler, hem keyifli bir okuma deneyimi sunuyor hem de okurların dünyaya bakışını genişletiyor.
RÜZGAR, YOKUŞ, FAİLATÜN FAİLÜN (İlhami Algör)

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku sesiyle, rengiyle, büsbütün kendine has o havasıyla edebiyatımızın kült romanlarından biri. İlhami Algör, bu sefer “gelecek denilen o yerden” bakarak, otuz yıl önce bu romanı kaleme almış “yazarla” konuşuyor. Birlikte kitaptaki güzergâhı takiple İtalyan Yokuşu’ndan inerek Tophane, Galata istikametinde yürüyorlar. Bazen inatlaşıyor, bazen birbirlerini anlamaya çalışıyorlar. Aşk, sevgi, duygular, zamanın ruhu başlıca meseleleri. Dert etmeyi de karmaşık düğümleri çözmeye çalışmayı da seviyorlar. İletişim Yayınları'ndan çıkan Rüzgâr, Yokuş, Failatün Failün hem birçok okur için başucu kitabı olmuş bir roman üzerine yeniden düşündürürken, hem de, bir metne neresinden bakabiliriz sorusuna alışık olmadığımız cevaplar veriyor.
YEŞİLÇAM ÖYKÜ SİNEMASI (Serpil Kırel)

Serpil Kırel’in kaleme aldığı “Yeşilçam Öykü Sineması” adlı eseri okurlarla buluşturuyor. Kırel, bu çalışmasıyla Türkiye’de popüler sinemanın zirveye ulaştığı 60’lı yıllara yakından bakıyor, etkilerini bugüne dek süren güçlü bir sinema geleneğinin oluştuğu ve geleceğe taşınan geniş bir kültürel alanın şekillendiği bu döneme odaklanıyor. Yazar Yeşilçam’ı Yeşilçam yapan unsurlara odaklanarak dönemin gündelik yaşamını, sinemasal ortamını, üretim koşullarını, sinemanın seyirciyle seyircinin sinemayla kurduğu benzersiz bağı ve filmlerin anlatı yapılarını bir bütün olarak değerlendiriyor.
TUTKULU ARKADAŞLAR (H. G.Wells)

Stephen Stratton, hayatı boyunca edindiği tecrübeleri ve yaptığıığı hataları gelecekteki oğluna aktarmak amacıyla kalemi eline almıştır ve hayatını değiştiren büyük aşkını anlatmaya başlar. Çocukluk arkadaşı Lady Mary Christian ile paylaştığı bu derin aşk; geleneksel evlilik kalıplarına sokulamayacak kadar karmaşık ve tutkuludur. Mary, bir erkeğin mülkü olmayı reddederek özgürlüğünü korumak adına zengin Justin ile mantık evliliği yapar, ancak kalbi her zaman Stephen'da kalmıştır. Yıllar süren ayrılıklar, savaşlar ve kurulan farklı hayatlar bile, bu iki ruhun birbirine duyduğu çekimi yok edemez. Yeniden bir araya geldiklerinde, masum bir dostluk adı altında başlayan ilişki, kısa sürede her şeyi yakıp yıkan bir yasak aşka dönüşür. H.G. Wells, bu romanında sadece trajik bir aşk hikâyesi anlatmaz, aynı zamanda kıskançlık ve sahiplenme duygularının insan ilişkilerini nasıl zehirlediğini irdeler. Dorlion Yayınları'ndan çıkan kitap, kadın-erkek ilişkilerindeki eşitsizliği ve özgürlük kavramının, insanlığın geleceğine dair geniş bir vizyonla harmanlar.
ÖYLESİNE BİR SEVGİLİ (Aslı Tohumcu)

“Erkeklerin lanet dediği dişilere hediyedir mutlaka, bunu unutma.” Aslı Tohumcu, erkek şiddetinin kutsallaştırıldığı, suskunluğun erdem sayıldığı, kadın bedeninin pazarlık konusu edildiği dünyaya karşı yeni bir dünya yaratıyor. Adaletin mahkemelerde aranmadığı, yasaların erkekten yana çalışmadığı... Öyle bir dünya ki, ne diyelim, ilahi dünya, sen adamı öldürtürsün! İletişim Yayınları'ndan çıkan Öylesine Bir Sevgili, gerçekle mitin, bedenle öfkenin, aşkla yok edişin iç içe geçtiği bir eşik, gotik ve radikal bir roman...
KADINLAR ŞEHRİ (Christine De Pizan)

İtalyan asıllı Fransız yazar Christine de Pizan, edebiyatta ve felsefede kadın düşmanlığının revaçta olduğu Ortaçağda, kendisine biçilen dar payeyi kabullenmeyi reddetti ve bir savaşçı misali kalemini kuşanıp kaderini yeniden yazarak, kadınların yüzyıllardır taşıdığı gücü ve yaratıcılığı görünür kılacak benzersiz bir direniş eseri yarattı. 1405 yılında kaleme aldığı ve duvarları kelimelerden, akıldan ve adaletten örülmüş, erkek otoritesinin çizdiği sınırları aşan bir imgelemin ürünü olan Kadınlar Şehri, siyasi deha Semiramis’ten savaşçı Amazonlara, filozof Hipatia’dan Hıristiyan azizelere ve diğer tarihsel kişiliklere uzanan bir çizgide, mitolojide, dinsel ve tarihsel belgelerde adı geçen ama gölgede bırakılmış sayısız kadının hikâyelerini anlatıyor. Christine de Pizan, Fol Yayınevi'nden çıkan, feminist düşüncenin kurucu metinlerinden biri olan bu klasik eserinde kadınların "eksik" olduğu iddiasına karşı, eksik olanın onları anlatmaktan aciz, erkek egemen dünya ve tarih anlatısı olduğunu haykırıyor.
GÖRMEK VE FARK ETMEK (Alain de Botton)

Sanatın günlük hayatlarımızda bizlere ışık tutabileceğini göstererek tüm dünyada geniş bir okur kitlesi edinen Alain de Botton, dünyaya daha dikkatli bakmak, fark etmek ve kendini daha iyi tanımak isteyenler için ilham verici bir rehber sunuyor okura. Modern insanın içine çöken yalnızlık, hüzün ve tatminsizlikle başa çıkmak için bazen en iyi yol, geçmişin büyük zihinlerine kulak vermektir. Bir roman kahramanı sıkıntımıza ışık tutabilir, bir ressamın fırça darbeleri gündelik hayatta saklı güzellikleri gösterebilir, bir filozof çalışma hayatının ağırlığını anlama kavuşturabilir. Alain de Botton, Everest Yayınyları'ndan çıkan Görmek ve Fark Etmek’te okurlarını edebiyat, felsefe ve tarihin kıvrımlı yollarında keyifli ve şaşırtıcı bir keşfe davet ediyor.
ARTIK UYUMAK İSTİYORUM (Zümra Atalay Küçükaslan-Selçuk Aslan)

Uykunun bilimsel temellerini anlaşılır bir dille aktaran ve uykusuzlukla baş etmede uygulanabilir yöntemler sunan “Artık Uyumak İstiyorum”, İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlanarak raflardaki yerini aldı. Prof. Dr. Zümra Atalay Küçükaslan ve Prof. Dr. Selçuk Aslan tarafından kaleme alınan eser, modern yaşamın en yaygın sorunlarından biri olan uykusuzluğa kapsamlı bir perspektiften yaklaşıyor. Kitap, uykunun işleyiş mekanizmalarını ve uykusuzluğun temel nedenlerini bilimsel verilerle açıklarken, mindfulness temelli yöntemlerle okurun uyku ile ilişkisini dönüştürmeyi de hedefliyor. Sihirli reçeteler sunmayan eser, her bireyin kendine uygun, ilaçsız ve yan etkisiz çözümler keşfetmesine rehberlik ediyor. çalışma, sade anlatımı ve pratik önerileriyle yalnızca uyku sorunları yaşayanların değil, yaşam kalitesini artırmak isteyen herkesin kütüphanesinde yer alması gereken bir başvuru kaynağı niteliği taşıyor.




