Malatya’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Mimarlar Odası Genel Sekreteri Tores Dinçöz, deprem bölgesindeki yerinde dönüşüm süreciyle ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Hatay, Kahramanmaraş, Elazığ, Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa, İskenderun ve Samsun’dan gelen şube temsilcilerinin de katıldığı toplantıda, deprem sonrası kentleşme politikaları ele alındı.
SÜRESİZ BAŞVURU ÇAĞRISI: “PROJELER YETİŞMİYOR”
Tores Dinçöz, özellikle depremden ağır etkilenen şehirlerde yerinde dönüşüm sürecinde birçok teknik ve idari sorun yaşandığını vurguladı. Başvuru süreci için belirlenen Haziran son tarihinin yetersiz olduğunu belirten Dinçöz, bu sürenin süresiz olarak uzatılması gerektiğini ifade etti.
“İnsanlar hâlâ projelerini yetiştiremiyor, idari sorunlar nedeniyle gecikmeler yaşanıyor. Bu nedenle tarih belirtilmeden süresiz uzatma şart,”
dedi.
YENİ YAPILAŞMA KENT BELLEĞİNİ SİLİYOR
Dinçöz, Malatya başta olmak üzere birçok şehirde yapılan yeni yapıların kentin tarihi dokusunu yok ettiğini belirterek,
“Bugün baktığımızda geçmişin izlerini silen, kimliksiz, yüksek katlı ve birbirinin aynısı yapılar yükseliyor. Oysa Malatya’nın tarihi dokusu, özgün mimarisi vardı. Kent belleğini yok eden bu tarz bir yapılaşma ne teknik olarak sağlıklı, ne de sosyal olarak sürdürülebilirdir,”
ifadelerini kullandı.
YEREL DİNAMİKLER YOK SAYILIYOR
Kentsel planlama süreçlerinde yerel halkın ve meslek odalarının dışlandığını belirten Dinçöz,
“Projeler Ankara’dan masa başında hazırlanıyor, ama burada yaşayan insanların, bu kentte emeği olan mimarların, mühendislerin görüşü alınmıyor. Bu yaklaşım halktan kopuk, sorunları çoğaltan bir anlayıştır. Oysa sağlıklı bir kentleşme için yerel halkın ve meslek odalarının sürece aktif şekilde dahil edilmesi şarttır,”
dedi.
İHALELERDE ŞEFFAFLIK VE KAMUSAL YARAR VURGUSU
Yapılan ihaleler ve müteahhit tercihleri konusunda da şeffaflık çağrısında bulunan Dinçöz, afet sonrası uygulanan politikaların kamusal faydayı öncelemediğini söyledi.
“Depremden etkilenen halkın barınma hakkı üzerinden kar elde etme çabası kabul edilemez. Mimarlar Odası olarak her zaman kamusal faydanın, planlama ilkelerinin ve kent hakkının savunucusu olacağız,”
dedi.
“MİMARLIK YAŞAMI YENİDEN KURMAKTIR”
Açıklamasının sonunda mimarlığın yalnızca yapı üretmek değil, aynı zamanda yaşamı yeniden kurmak anlamına geldiğini vurgulayan Tores Dinçöz, şu ifadeleri kullandı:
“Bizler, yalnızca binaları değil; mahalleleri, komşuluk ilişkilerini, kamusal alanları, çocuk oyun alanlarını, yaşlıların dinlenebileceği gölgeli sokakları da tasarlarız. Bu anlayıştan uzaklaşırsak, sadece beton üretiriz ama yaşanabilir bir şehir inşa edemeyiz.”