Sanat, spor, eğitim, edebiyat, iş dünyası, bürokrasi, yöneticilik, gazetecilik, televizyonculuk alanlarından birinde güzel işler yaparak Malatyalıların gönlünde taht kuran hemşerilerimizi zaman zaman yazıyorum gazetedeki köşemde. Bugünkü konuğumu tek alanda değil her alanda etkin olarak gördük yıllarca. Kim diyecek olursanız yalnızca adını yazmak yeter. Bugünkü konuğum Dilaver Gür. Dilaver Gür deyince herkesin aklına gelebilecek olanları yazayım. Dilaver Gür her yerde olan bir Malatyalıdır. Sanat, gazetecilik, televizyonculuk, yöneticilik, spor gibi çok farklı alanlarda var olan, bu alanlarda güzel işler yapan, Malatya’sına, ülkesine katkıda bulunan hemşerimizdir Dilaver Gür.

Yeşilçam'ın unutulmaz film serisi ‘Hababam Sınıfı’ ve bu en ünlü filmin en unutulmaz oyuncularından biridir. İlk Hababam’ın müthiş kadrosundadır. Hababam Sınıfı’nın meşhur “Neler Oluyor Hayatta” şarkısına, ekibin ilk solisti olarak, “Sabah olup uyanıncaaaa…” diyerek şarkıya yaptığı giriş izleyenlerin hafızalarından çıkmaz. ‘Hababam Sınıfı’ filmleri Türk sinema tarihine damgasını vurmuştur. Münir Özkul, hemşerimiz Kemal Sunal, Tarık Akan, Adile Naşit, Halit Akçatepe, Şener Şen gibi Türk sinemasının unutulmaz oyuncularıyla birlikte aynı filmlerde oynamanın haklı gururunu yaşamıştır.

1950 Yılında Doğanşehir’de doğan Gür, Yıldız Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesinde okudu. 1976 yılına kadar oyunculuk kariyerini sürdürdü. Ardından serbest mühendislik yaparak hayatına devam etti. İş hayatının yanı sıra sportif faaliyetlerin içinde yer aldı. Uzun yıllar boyunca Türkiye Tenis Federasyonu Malatya İl Temsilciliğini yürüttü. Tenis sporunun yayılmasına öncülük etti. Aktif spor hayatından sonra spor yazarlığı yaptı. Çalıştığı gazetede ‘Spora Yön Verenler’ adlı köşesinde, antrenör, il temsilcisi gibi spor adamlarıyla röportajlar yapıp yayınladı. Türkiye Satranç Federasyonu Malatya İl Temsilcisi olduğumdan dolayı on yıl önce, benimle de röportaj yapmıştı. Gazeteyi açtığımda sayfanın başında gördüğüm başlığı sanki dünmüş gibi hatırlıyorum. Benimle yaptığı söyleşiyi gazete köşesinde “Malatya’da Satrancı Şaha Kaldırdı, Satranç İl Temsilcisi Cemal Gürsel Toy” çift başlığıyla yayınlamıştı. Gün oldu, devran döndü, Malatya Söz Gazetesi’nde köşe yazmaya başladım. Bu defa da ben, Dilaver Gür’ü yazma şansına sahip oldum.

Yıllar önce yerel televizyon kanalında program yapımcılığı ve sunuculuğu yaptı. Konuklarıyla sanattan spora, edebiyattan kültüre, eğitimden ekonomiye, Malatya özelinden, ülkemiz geneline her türlü konuda söyleşiler yaptı. Televizyonculuğu zamanında da bir anımız oldu Dilaver Gür ile. Uluslararası Altın Kayısı Satranç Turnuvası’nı yaptığımız dokuz yıl önce Ankara’dan gelen TSF yetkilileri Malatya’da idi. Turnuvanın gözlemcisi Fatma Yılmaz ile birlikte beni televizyon programına konuk olarak aldı. Canlı yayında söyleşimiz esnasında TSF Başkanımız Gülkız Tulay’ı da telefonla yayına bağladılar. Malatya özelinde, Türkiye genelinde satranç ile Uluslararası Altın Kayısı Satranç Turnuvası hakkında çok yararlı bir söyleşi programı olmuştu.

Doğanşehirli olan Dilaver Gür, Malatya genelinde ve Doğanşehir özelinde memleket aşığıdır. Doğanşehirliler Derneği Başkanlığını da yapan Gür, Doğanşehirlileri bir çatı altına toplayıp, birlik, beraberlik, dayanışma adına gereken her ne varsa fazlasıyla yerine getirmektedir. Söyleşimiz ile ilgili olarak telefonla aradığımda da Doğanşehir’de bir bahçede arkadaşları ile birlikte güzel bir sohbet, nezih bir toplantı ortamında olduğunu söyledi.

Sanat, spor, eğitim hâsılı Malatya ile ilgili her konuda söyleşide bulunduk. Dilaver Gür’ün anlattıklarını kendisinden dinleyelim:

Telefonla aradığınızda Doğduğum yer Doğanşehir'deydim. Çocukluğum burada geçti ancak 1957 yılında babam bizlere daha iyi imkanlar sağlamak için Adana'ya taşıdı bizleri.. İlk, Orta ve Lise yi Adana da okudum.. 1968 yılında Adana Erkek Lisesi ni bitirdikten sonra Üniversite tahsili için İstanbul'a geldim... Tahsilim süresince hem okudum hem de çalışma gayreti içinde oldum.. Hatta hayatımda büyük yer eden Hababam Sınıfına dahil oldum.. 1976 yılında İnşaat Mühendisi olarak Tahsilimi tamamladım.. Hava Kuvvetleri İnşaat Dairesinde Asteğmen olarak askerliğimi tamamladıktan sonra Elazığ Köy Hizmetlerinde göreve başladım. Yol Yapım Mühendisi, Köprüler Şefliği, Yol Yapım Müdürlüğü yaptım. Elazığ da Köy Hizmetleri Spor Kulübü Yöneticiliği ve Elazığ Tenis İhtisas Kulübünün Başkanlığını yaptım. 2000 yılında Malatya ya tayin oldum 2006 yılında emekli oldum ve daha sonra Serbest çalıştım... Malatya'ya gelir gelmez o dönem Beden Terbiyesi Bölge Müdürü olan Cengiz İNCİ Hocam beni Tenis İl Temsilcisi olarak görevlendirdi ve 15 yıl bu görevi yaparak Malatya da hiç olmayan Tenisi bir yerlere taşıdık.. 2001 yılından itibaren Malatya Turizmi için büyük önem taşıyan Tepehan ile Nemrut Dağı arasındaki yolun standardını ve yol konforunu artırmak için 5 yıl bu yolda görev yaptım ve yol eğimini düşürüp güzergâh değişikliğini yaparak, asfalt kaplamasını da yaptırarak güzel bir hizmet yaptığımı düşünüyorum..

Malatya’mızın tanıtımına katkı sağlamak düşüncesiyle 2012 yılında Hababam Sınıfı Oyuncularını Malatya Uluslararası Film Festivalinde Malatyalılarla buluşturdum. Benim için en güzel miras ‘Hababam Sınıfı’, Ailem ve Malatya’dır. 1966 kuruluş yılından beri Malatyaspor taraftarıyım ve 2. bir takımım yok. Çünkü bir yürekte iki sevda olmaz diyorum. Malatyaspor Kongre Üyesiyim. Nefesim yetene kadar Malatya için yararlı olmaya çalışacağım. Beni üzen Malatya’da Kent Hafızasının yok edilmesidir. Stadın ortadan kaldırılması, Kernek Meydanı, Kanalboyu, Şirket Han, Mensucat Fabrikası, Tekel Tütün Fabrikası’nın yok edilmesi ve buralardan bir eser bırakılmaması beni çok etkilemiştir. Büyükşehir Belediye Başkanımızdan Malatya’mızın bir değeri olan ‘Kemal Sunal Müzesi’ kurulsun diye istekte bulunduk. Ancak bu konuda hiç ses seda yok.”

Söyleşimizin sonlarına doğru kendisinin 16 yaşlarında iken kurulan Malatyaspor’un her daim sıkı bir takipçisi olduğunu, takımın ilk tribün lideri olan babam rahmetli Amigo Tavşan’ın da hayranı olduğunu söyledi. Malatya’ya hizmeti olmuş tüm geçmişlerimize rahmet diledi. Malatyalılara selamlarını iletmemi istedi. Ben de kendilerine eşiyle, çocuklarıyla, torunlarıyla nice mutlu yıllar temenni ettim.