Yerel ve ya genel her seçim demokrasilerin ilk ve başta gelen temel kuralıdır.
Tabi gerçek demokrasiler sadece bu temel kural ile tanımlanmaz. Daha başka temel kural ve özellikler de var. Seçimler, bu özelliklerden sadece bir tanesidir.
Türkiye de, demokrasi denildiği zaman özellikle siyasi partilerin bürokrasisi sadece bu seçme ve seçilme özelliği üzerinde yoğunlaşarak kendilerine siyasi bir manevra alanı yaratıp, demokrasinin sadece bundan ibaret bir yönetim tarzı olduğu algısı ile kitleleri etkilemeye çalışırlar.
Buna göre de her siyasi parti kendi bakış açısı ve ideolojisine uygun bir demokrasi tanımı geliştirip onun parelelinde örgütlenerek insanları buna inandırmaya çalışırlar.
Bu yaklaşımı önce partilerin iç yapılarında, da ha sonra kamuoyunda yerleştirirler.
Bu yöntem kısa yoldan, fazla emek vermeden geçici olarak kitleleri etkilemeye çalışarak sonuç elde etme yöntemidir.
Sağlıklı bir yöntem mi? Sonuçlarını herkes yaşıyarak görüyor.
Böyle olunca da özellikle eğitim ve siyasi bilinçten yoksun olan geniş kitleler de kendi hayatlarını doğrudan etkileyen ekonomik ve siyasi gelişmelere kendi ekonomik ve sosyal durumlarına, eğitim düzeylerine göre demokrasiyi yorumlar ve ona uygun tepkiler,hareketler içine girerler.
Yine bu tanım ve yönlendirme altında bir yerel seçim yaşandı. Tabi doğal olarak bu anlayıştan hareketle siyaseti yorumlayan siyasi partilerin hiç biri ne kadar az alırsa alsın hiç bir zaman yenilmiş sayılmaz.
Öz eleştiri yapmaz.
Başarısız olmaz. Herkes kendi demokrasi anlayışına göre seçimde büyük bir zaferle çıkmıştır.
Büyüğün den küçüğüne, iktidar dakinden muhalefettekine seçim sonuçlarını yorumlamalarına bakın hepsi seçimlerin galibi kendisinin olduğunu iddia ediyorlar.
Bu genel değerlendirmeyi yerele indirgeyerek somutlaştıralım.
Her partinin, seçim sonuçlarını değerlendirme açıklamalarına bakıyorsun yenilen kimse yok. Herkes büyük zaferler elde etmiş.
İktidarı elde eden partileri, o partilerin oluşturdukları ittifakın elde ettikleri başarıları ile öğünmeleri gayet normaldir.
Diğer tarafa bakıyorsun. Yani muhalefete. Yani CHP il yönetiminin, il başkanının değerlendirmesine. Oyumuzu arttırdık. İki belediyeyi üçe çıkardık
Yani büyük başarı elde ettik!
Sanki toplam oyların hepsi kendi çalışmalarının bir sonucu olarak elde edilmiş.
Sonuçlara bakıyorsun bir başarı ve kazanım yok.
Bir oy artışı varsa ki öyle övünülecek bir artış ta değil.
Bu artışın içinde İYİ partinin, HDP, nin, yer, yer saadet partisinin seçmenlerinin kullandıkları oylardır.
Tüm bu seçmen oylarını sanki sadece kendi oylarıymış gibi gösterip bunun üzerinde bir başarı hikayesi yaratmaya çalışmak siyasi bir pişkinlik örneğidir.
Hani tüm millet ittifakının ortak başarısı diye değerlendirilse biraz daha mantıklı olur.
Siyasi pişkinlik, siyasi işgüzarlığın sonucudur. Bunu kabullenip bir siyasi özeleştiri ile başarısızlığı kabullenmek demokratik bir erdemdir.
Ne zaman bu demokratik erdem içselleştirilip ona uygun politika yapılır ise başarı o zaman gelir.
Kendisinin inanmadığı bir sonucu, seçmene inandırmaya çalışmak tek kelime ile siyasi pişkinliktir.