MELEK SEDA TUNÇ: HOŞGELDİN KEMAL AMCA. KENDİNDEN SÖZ EDER MİSİN, KİMSİN, NE YAPARSIN?
KEMAL AMCA: Ben 1948 doğumluyum. İsmim Kemal Çelik. Şairlikten başka yaptığım hiçbir iş yok. Okumayı çok severim. Dünyalıyım ama köklerim Pötürge kısaca Ben Mezopotamyalıyım. Malatya’da doğumdum ama Pötürge’ye sadece bir defa gittim.
TUNÇ: NASIL YAŞARSIN KEMAL AMCA?
KEMAL AMCA: Nasıl yaşamalı… Benim hayatım şiirdir. Şiir gibi yaşamalı… Bana sorsan mesela kendi yeğenlerimin adını bile bilmiyorum 100 defa da söylemişlerdir adımız bu diye fakat hafızamda şiirden başka hiçbir şey yok.
TUNÇ: YALNIZ MI YAŞIYORSUN?
KEMAL AMCA: Yalnız yaşıyorum. Ben 1980’de geldim Malatya'ya gençlik yıllarım İstanbul'da ve Avrupa'da geçti Fransa, İtalya, Almanya’ya gittim. Sonra rahmetli anneme bakmak için Malatya'ya geldim. Tam 100 yaşına kadar onu yaşattım. Beslenmesine dikkat ederek yaşattın onu. O da öldükten sonra tek başıma kaldım.
TUNÇ: 70 YAŞINDASIN YALNIZ YAŞAMAK ZOR DEĞİL Mİ? KENDİNE BAKABİLİYOR MUSUN?
KEMAL AMCA: Hayır zor değil. Dünyadaki en sağlıklı beslenme şekli yürümektir. Ben her gün Kiltepe’den kalkar Turgut Özal Tıp Merkezine kadar yürürüm. Abur cubur yemem. Günde üç öğün yemek yemem mesela sabahları iki kaşık pekmez, bir haşlanmış yumurta, 3 ceviz, 5 fındık, biraz kayısı çekirdeği tamam akşama kadar bana yetiyor. Akşam da sebze ağırlıklı beslenirim.
TUNÇ: NEDEN EVLENMEDİN?
KEMAL AMCA: Evlenmedim çünkü bir gözümü açtım ki 44 yaşındayım ve daha askere gitmemişim. Askere 44 yaşından sonra gittim. Dur onu anlatayım… İstanbul'da siyasi sebeplerden dolayı aranıyordum atladım geldim Malatya'ya Askerlik Şubesine gittim. Ben biraz geç kaldım ama beni hemen askere gönderin dedim ya amca dediler ciddi misin dediler. Çünkü 44 yaşındayım. Dedim; evet ciddiyim beni İstanbul'a askerliğe göndereceksiniz. Tamam dediler. İstanbul Maltepe'de askerliğimi yaptım yaptım da dediysem yani bizim Tugay'ın kenarında ufak nehir gibi bir yer var oraya sandalyemi attım. Ateşimi yaktım kafama göreydim.
TUNÇ: PEKİ ASKERDEN SONRA NE OLDU?
KEMAL AMCA: Askere gidip geldikten sonra baktım ki yaş oldu 50. O saatten sonra kaldıramam dedim. Bir defa hayat arkadaşı demek canının bir parçası demektir. Bunun yanında ayrıca ben özgürlüğüme çok düşkünüm, evlilik bir yerde yarı köleliktir ben sana söyleyeyim. Çünkü eğer bekarsan, istediğini yapabilirsin eve geç gelirsin veya hiç gelmezsin ama evli olduğun zaman bunu yapamazsın. Çünkü hayat arkadaşımı üzmek hakkına sahip değilsin yani evlilik yarı köleliktir benim için öyle.
TUNÇ: ŞİİR YAZMAYA NE ZAMAN BAŞLADIN?
KEMAL AMCA: Şiir yazmaya ilkokul ikinci sınıfta başladım. Zaten İlkokulu da ikinci sınıfta bıraktım baktım öğretmenin anlattığı şeylerin çoğunu ben biliyorum, dedim ki kendi kendime ‘burada boşuna zaman geçirme’ dedim yani ben 13 yaşında Marx’ı okudum Engels okudum, Einstein okudum bende hala hepsinin kitapları var.
TUNÇ: BİZE BEĞENDİĞİN BİR ŞİİRİNİ OKUR MUSUN?
KEMAL AMCA: Şimdi ben Nazım’ı çok severim. Nazım'dan esinlendim dersem doğrudur. Nazım’dan ve Ahmet Arif'ten, zaten Türkiye'deki şairlerden şair demeye iki tane isim vardır. Şiirim;
“Yaşantı gördüm insanlar çaresizliğin girdabında dolanıp durmaktalar,
İnsanlar gördüm bir parça kuru ekmeğe muhtaç,
Hele kadınlarımız; karın tokluğuna haraç mezat gitmekteler bu coğrafyanın kahpe sisteminde.
Ya yarınımızın umutları o körpecik çocuklar… Körpecikken sokaklara atılan
Görmemek için doğuştan kör olmak gerek,
Veyahut gemisini kurtaran kaptandır demek kapitalist suçlular gibi…”
TUNÇ: ŞİİRLERİNİ KAĞITLARA YAZMIYOR MUSUN KEMAL AMCA?
KEMAL AMCA: Yazıyorum tabi ama bastırmıyorum. Hepsi hafızamda. Hafızamda başka hiçbir şey yok. Bir şiirimi daha paylaşmak istiyorum. Şöyle şiirin adı Anadolu’m;
“Anadolu’m ağıt yüzlüm Nevroz gözlüm kar duvağı kan içinde gelinim;
Tut ki sığınmışız dağlara, bil ki sürülmüş dağlardan…
Tut ki aç, tut ki susuz, tut ki uykusuz…
Ve bil ki; kıyımlardan gelmişiz öfke ve zulüm yüklü heybemizde, çöplük reva görülmüş bebelerimize sofra yerine,
Bu kadar uzaklaşmış insan olmaktan yönetenler,
Ateşler ortasındayız üstelik, ecel pusularından çıkmışız Kars geceleri,
Ölüm bir kere çalar kapısını yaşamın, zulümse binlerce yılın karanlığı,
Ama ağartacağız birgün…
Korkusuzluğa doğacak gün, kardeşçe halaya duracak halklar.
Ezilen ezilendir. Doğulu batılı Kuzeyli Güneyli zulmün ırkı yok vatanı da.
Dünyanın her yerinde böyledir bu muhteşem gerçek.
Gözleri öfke, gözleri isyan fışkırmakta alın terinin,
Toprak altına bağlatılmıştır umudu, ücretli köle ordularının,
Gezegenimiz zindandır ona,
Oysa yaşamın efendisidir nasırlı eller, işler toprağı çilesi ile birlikte işler zulmü gergef gibi
Bakışı korkudur türküsü yanık, hasrettir türküsü göç…
Anadolum kirletilmiş gelinim, binlerce yıllık zulümdür bu ve binlerce yıllık sevda”
TUNÇ: ŞİİRİ NASIL TANIMLIYORSUN, NEDİR ŞİİR?
KEMAL AMCA: Evet bunu bazen soruyorlar bana. Kemal amca şiir nedir? Diyorum ki; şiir yaşamın damıtılmış halidir. Gerçeği de bu… Şimdi eğer bir şiirde hayat anlatılmıyorsa sen oturmuşsun sarı saçlı dilbere şiir yazmışsın bu olmuyor. Ben şiirlerimi en çok alın teri üzerine, emek üzerine, halk üzerine yazıyorum. Hiç aşk şiirim yok. Bir gün kendimi oturduğunu sordum hatta ‘Yahu senin aşkla bir sorunun mu var’ dedim neden hiç aşk şiiri yazmıyorsun sonra oturdum bir tane aşk şiir yazdım.
TUNÇ: YAKANDA BİR ÇİÇEK VAR. BUNU HER ZAMAN MI TAKIYORSUN?
KEMAL AMCA: Evet yani genellikle gördükçe alır takarım. Yolda geçerken gördüm çiçek tabiat demektir. Tabiat ise benim aşkımdır. Evimin önünde küçük bir bahçem var. Bu sistemde ancak o kadarını yaşayabiliyorum. Şimdi yaşantı gördüm dedim şiirimde az önce; insanlar çaresizliğini girdabında... Devrimden başka çaremiz yok. Dünya devrimi değilse de en azından ülkemizin devriminden başlamalı bu devrim. Bu coğrafyanın en büyük gücü halktır. Biz 80 milyonluk halk olarak 100 kişiyi geçmeyen kapitalistler takımına karşı koyamıyoruz. Bizi yıllardır kafasına göre vuruyor gönderiyorlar. Bir koyun sürüsü gibi başımızı bile kaldıramıyoruz. Çünkü bize demişler ki Kapitalizm sömürüsü kaderinize bağlıdır. Her şeyi kadere bağlamışlar. Sen kapitalizmin sömürüsüne karşı geldiğin vakit Allah'ın kaderine karşı gelmiş sayılıyorsun yerin Cehennem deniyor sana bizi bir defa bu yöntemlerle köleleştirilmişler halk olarak acı ama gerçek.
TUNÇ: SANA ROMANTİK DEVRİMCİ DİYORLAR MI?
KEMAL AMCA: Aynen bana çoğunlukla öyle deniyor. Çok güzel bir sıfat hakkaten de öyle… 68 kuşağındanım. Deniz, Mahir, Kaypakkaya hepsi benim arkadaşlarımdır. Deniz'in bir sözünü hiç unutmam mesela dedi ki; “Senin yaşaman lazım. Çünkü sen şairsin bizim kavgamızı tarihini yazacaksın” hakikaten de onlarla ilgili bir şiir yazdım. Yıl 1972 idi onlar meşaleşirken vücudumun bir parçası kesilip alındı sanki…
TUNÇ: SİSTEMİ ELEŞTİRİYORSUN. PEKİ, BİREYSEL OLARAK İNSAN NASIL YAŞAMALI?
KEMAL AMCA: Bireysel olarak nasıl yaşamamız gerektiğini sorarsanız bir defa dürüst olmak derim. İnsani olan hiçbir şeyi kirletmeden, gururunu kirletmeden, çalma sanatına boyun eğmeden, dürüst bir şekilde… Yaşıyorsan sağlıklı bir insansındır ama insana benzemek başka şey insan olmak başka şey. Şimdi televizyonlardan duyuyoruz yedi, sekiz yaşındaki çocuklara tecavüz ediyorlar şimdi bu aşağılık canlıya da insan diyoruz. Böyle aşağılıkça yaşayan canlıların 12 tanesini Taksim Meydanı'nda saldırırsanız bir daha böyle bir şey yapabilir mi ceza verilmeyen suç devamlı yapılır.
TUNÇ: PEKİ, SEN NASIL YAŞIYORSUN KEMAL AMCA?
KEMAL AMCA: Kiltepe’de oturuyorum okuryazar boş gezerim. Hayattan emekliyim. Şiir benim hayatım. Hayvanları çok seviyorum. Hayvanlara bakıyorum, insanlar alemi ile kıyaslıyorum hayvanlar daha uygar ve çok daha insani… Ben çiftçi çocuğuyum, doğanın içinde büyümüşüm. Hiçbir gelişkin hayvanın yavru bir hayvana saldırdığını görmedim daha bugüne kadar. İnsan iki yüzlü bir madalyon. Bir yüzü muhteşem Hacı Bektaşi Velilerimiz var, Nesimi, Hallacı Mansur var. Öteki yüzü ise ondan daha iğrenç bir lağım bulamazsın. İnsanlardaki çürümüşlüğün nedeni yine sistemin çürümüşlüğün kaynaklanmaktadır. Ona verilen eğitimden kaynaklanıyor. Onun vicdansızlığı, sistemin ona yaptığı zulümden kaynaklanıyor. Şimdi aç bir insan çalar. Akşam eve ekmek götüremeyecek insan fırsatını bulduğu an fırından iki ekmek çalacaktır. Şimdi bu onun hırsız karakterli olduğundan değil onu zorlayan şartlardandır.
TUNÇ: SENİN ZAMANINDAKİ GENÇLİK VE TOPLUM NASILDI, ŞİMDİYLE KIYASLAR MISIN?
KEMAL AMCA: Şimdiki gençlik o yıllardaki gençliğe kurban olsun. Onların yanında çürümüş demekten başka bir şey diyemem. Bakıyorum hayata yaşama bakıyorum. İnan ki midem bulanıyor insan olduğundan utanıyorum. Keşke hayvan olsaymışım. Ne küçüğün büyüğe saygısı var ne büyüğü küçüğü kollama savunma gibi bir girişimi var. Siz hiç hayvanlar savaşı duydunuz mu? Bir aslan mesela; ormanda açsa karnını doyurması lazım, aslan, bir canlıyı yer ama yemek için öldürür. Öldürmek için öldürmez ve karnı tok ise hiçbir canlıya karışmaz. O yüzden insan gibi hain değillerdir hayvanlar.