Yeşilyurt ilçesi Derme Kanalı’nın üzerine cumhuriyetin ilanından sonra beton bir köprü yapılır ve Yelköprü adı verilir. Hâlbuki asıl Yelköprü yirmi beş, otuz metre aşağılardadır. Köprü uzun yılların kar, yağmur ve rüzgârına dayanamayıp yıkılmıştır. Bize ancak köprünün ayak temelleri ulaşabilmiştir. Asıl Yelköprü kemiktaştan, kemerli, dikkat çekici sanatsal yönüyle ilginç bir eserdir. Ayrıca köprüyle ilgili anlatılan bir efsane de bulunmaktadır: Eski çağlarda Yeşilyurt’ta çok zengin ve dünyalar güzeli bir kız yaşar. Kızın babası ölür. Bütün mal mülk kıza kalır. Kızın birçok taliplisi çıkar ama anası her birine bir bahane bulur, kızı kimselere vermez. Anası kızın taliplilerini geri çevirdikçe kızın bahtı kararır, kısmeti kapanır. Yaşı kırkı geçince güzel kız bütün ümitlerini kaybeder. Durur, düşünür, insanlara yardım edip onların sevincini görerek mutluluğu tatmaya karar verir. Bunu anasına anlatır. Onun da rızasını alarak tüm servetini hayır işlerine harcamaya başlar. O yıllarda da şimdiki Yelköprü’nün olduğu yer derin bir uçurumdur. Derme Suyu bu uçurumdan dökülür; şelale olur, dereye karışır. Beyler Deresi’nden aşağılara doğru yolculuğuna devam eder gider. Suyun coşkun olduğu dönemlerde insanlar, hayvanlar karşıya geçmekte zorlanır. Kızcağız da buraya anasının babasının hayrına bir köprü yaptırmayı düşünür. Artık her gece köprü rüyasına girmeye başlar. Yine bir gün uykuyla uyanıklık arasında yatakta dönüp dururken aksakallı yaşlı bir pir rüyasına girer.

Düşündüğü yere uygun bir köprü gösterir. Köprünün özelliklerini anlatmaya başlar: Altından su geçer, ortasından yel geçer, üstünden hem su, hem de yol geçer. Kız, kan ter içinde büyük bir heyecanla uyanır.

Anasına rüyasında olanı biteni anlatır. Sabah olunca yöredeki adı sanı belli ustaları çağırırlar. Kız rüyasında gördüğü köprüyü kendi düşündüğü bir yapı olarak onlara anlatır. Ustaların o güne kadar yaptıkları hiçbir köprüye benzemez bu anlatılan yapı. Ustalar, “Olmaz,” derler, “Böyle bir köprü ayakta durmaz ki üstünden geçilsin. Herkes erbabı olduğu, anladığı işten söz etsin. Sen bize bırak işi. Köprünün en güzelini biz yaparız sana.” Kız Nuh der peygamber demez. Sonunda kız onları ikna eder. Ekmek kapısı bu, ustalar da hemen işe başlar. Kızın istediği köprü yapılır. Yörede yaşayan herkes görmek için de olsa gelip geçer üstünden. Köprünün altından dere, ortasından yel, en üstten yol ve Derme Suyu akar. İnsan da, su da, yel de geçer Yelköprü’den.