Malatya tarih boyunca yalnızca bir kent olmanın ötesinde, büyük medeniyetlerin kesiştiği stratejik bir kavşak noktası olarak öne çıktı. İpek Yolu’nun Anadolu’daki önemli geçiş güzergahlarından biri olan şehir, Horasan’dan Anadolu’ya uzanan kültürel ve ekonomik bağların da merkezinde yer aldı.

Dervişlerin “Yol bitmez, ömür biter” sözü, Malatya’nın tarihsel rolünü en iyi anlatan ifadelerden biri. Yüzyıllar boyunca yalnızca ticaretin değil, inanç, kültür ve medeniyetin de kesişim noktası olan Malatya, geçmişten bugüne bir köprü görevi gördü.

İpek Yolu’nun kontrolünün Halifelik ve İslam devletlerine geçmesiyle birlikte, bu güzergâh üzerindeki ribatların sayısı arttı, ticaretle birlikte kültürel etkileşim de hız kazandı. Büyük Selçuklu döneminde ise Malatya, Amuderya’dan Akdeniz’e uzanan büyük coğrafyanın kilit merkezlerinden biri haline geldi.

Orta Asya’dan Anadolu’ya yönelen tüccar, âlim ve Yesevi dervişleri için Malatya önemli bir durak noktasıydı. 1100’lü yılların başlarında Malatya’da yaşayan ve daha sonra Buhara’ya göç eden İmam Abdülcemil ile oğlu Abdülhalık, bu kültürel akışın canlı örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Abdülhalık, Buhara’da Yusuf Hemedânî’nin ders halkasına katılarak, Horasan irfanının Anadolu’ya taşınmasında önemli rol oynadı.

Bugün Malatya’daki en büyük bulvarlardan birine verilen “Buhara Bulvarı” adı da bu tarihsel ve manevi bağa bir saygı duruşu niteliğinde.

Yurtta hava durumu
Yurtta hava durumu
İçeriği Görüntüle

Tarihi boyunca ticaretin yanı sıra dini ve sosyal yapılarıyla da ön plana çıkan Malatya’da, tekke ve zaviyeler halkın manevi yaşamında kilit rol oynadı. Camiler kadar önemli çok yönlü işlevlere sahip bu yapılar, halkın hem dini ihtiyaçlarına hem de sosyal dayanışmasına katkı sağladı.

Muhabir: Seher Akbalık