Toplumda uzun yıllardır var olan “yemek yedikçe vücut güçlenir” inanışı, son bilimsel çalışmalarla sorgulanmaya başlandı. Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Tıbbi Onkoloji ve Hematoloji Uzmanı, Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Necdet Üskent, özellikle kanserle mücadelede açlığın düşündüğümüzden çok daha önemli bir role sahip olabileceğine dikkat çekiyor.
Prof. Dr. Üskent, 1994 yılında Lizbon’daki ESMO kongresinde açıklanan çarpıcı bir çalışmaya atıfta bulunarak, meme kanseri oluşturulan kobay farelerin bir kısmının düzenli beslendiğini, diğer kısmının ise aç bırakıldığını belirtti. “Aç kalan kobaylarda tümörün küçüldüğü, beslenenlerde ise büyümeye devam ettiği gözlemlendi” diyen Üskent, bu durumun insanlarda yapılan aralıklı oruç (intermittent fasting) uygulamalarıyla da benzer sonuçlar verdiğini vurguladı.
Vücut Kanserle Savaşmak İçin Mesaj Gönderiyor
Kanserli hastalarda uygulanan 16-18 saatlik açlık sürecinin, tümör büyümesini durdurduğu ya da yavaşlattığını dile getiren Üskent,
“İlginç olan, kanserin neden olduğu iştahsızlığın, tümör hücrelerinin salgıladığı kimyasallardan kaynaklanması. Yani aslında vücudumuz, tümörü beslemememiz gerektiğini bize anlatmaya çalışıyor”
dedi.
Enerji Azalınca Kanser Duruyor
Üskent, hücrelerin büyümesini ve çoğalmasını yöneten mTOR genine dikkat çekerek, bu genin bol enerji alındığında hücre çoğalmasını serbest bıraktığını söyledi.
“Eğer enerji azalırsa, mTOR adeta frene basar ve çoğalmayı durdurur. Bu durumdan faydalanarak mTOR’u hedefleyen kanser ilaçları geliştiriyoruz”
diye ekledi.
Açlık Bilinçsiz Uygulanmamalı
Ancak Prof. Dr. Üskent, bu beslenme modelinin bilinçsizce uygulanmasının zarar verebileceği konusunda uyarıyor. Açlık uygulamalarının temelinde karbonhidratı azaltmak olduğunu belirten Üskent, protein ağırlıklı, düşük öğün sayısına dayalı bir planın önemine dikkat çekti. Elektrolit dengesi sağlanmadığında ciddi halsizlik ve sindirim sorunları oluşabileceğini, kaşeksi (aşırı zayıflık) hastalarında ise bu yöntemin uygulanmaması gerektiğini söyledi.
Üç Öğün Beslenme Yanlış mı?
“Günde üç öğün yemek aslında sağlıklı bir alışkanlık değil”
diyen Üskent, özellikle kanserli hastalar için tek öğünle beslenmenin daha uygun olabileceğini dile getirdi.
“Kahvaltıyı atlayarak, akşam saatlerinde tek öğünle beslenmek hem kaloriyi sınırlıyor hem de tümör büyümesini yavaşlatabiliyor”
dedi. Kırmızı ve sarı sebzeler ile soğan ve sarımsak gibi güçlü antioksidanlar içeren besinlerin beslenmede mutlaka yer alması gerektiğini belirtti.
Fazla Kilo Kanseri Tetikliyor
Yağ dokusunun artmasının kalbi yorduğunu ve damar sistemini genişlettiğini belirten Üskent, obezitenin yalnızca kanserde değil, kalp ve damar hastalıklarında da ciddi risk taşıdığını vurguladı. Zayıf bireylerin daha uzun yaşadığına dair bilimsel verilerin de bu görüşü desteklediğini söyledi.
Kanser Hücresi de Yaşamak İstiyor
Kanser hücresinin tıpkı diğer hücrelerimiz gibi hayatta kalmak istediğini ve kemoterapi gibi tedavilere karşı direnç geliştirebildiğini hatırlatan Üskent, tıbbın temel hedefinin bu hücreleri çoğalmaktan vazgeçirmeye çalışmak olduğunu ifade etti. İmmünoterapiler gibi modern tedavi yöntemlerinin de bazı beklenmedik hormonal yan etkiler yaratabileceğine dikkat çekti.
Diyabet İlaçları Kansere Karşı Koruyucu Olabilir
Üskent, diyabet ilaçlarının da kanserle mücadelede umut vadettiğini belirterek,
“Metformin gibi ilaçların, tümör büyümesini tetikleyen IGF-1 hormonunu ve mTOR’u baskılayarak özellikle meme, rahim, karaciğer ve pankreas kanserlerine karşı koruyucu etkileri olduğu ortaya kondu”
dedi.
Obeziteyle ilişkili kanser türlerinin önlenmesinde bu ilaçların rolü olabileceğini vurguladı.