Dünya genelinde hayvan refahı ve çevre koruma konuları her geçen gün daha da önem kazanıyorken, özellikle Almanya’da yabani arıların korunmasına yönelik adım atılıp, İspanya’da sokak hayvanlarına yönelik çözüm üretilirken, Türkiye’de sokak hayvanlarına yönelik düzenleme büyük tartışmaya neden oldu.

Almanya'da, yabani arıları korumak için katı yasalar var ve bu yasaları çiğnemenin bedeli oldukça pahalı.

Hayvan Refahı Yasası ve Federal Doğa Koruma Yasası, arılara zarar vermenin veya onları öldürmenin yasak olduğunu açıkça belirtiyor. Bu kurala uymayanlar, 5.000 ila 50.000 Euro arasında para cezasına çarptırılıyor. Peki, yasalar neden bu kadar katı?

Arılar, ekosistemimiz için son derece önemli. Bitkilerin tozlaşmasında hayati rol oynarlar ve bu da gıda üretimini ve biyolojik çeşitliliği doğrudan etkiliyorlar. Son yıllarda arı kolonilerinin sayısında küresel bir düşüş yaşanması, bu türün korunmasını daha da önemli hale getirdi.

Almanya'da Arı Öldürmek Yasak

Alman yasaları, tüm yabani arı türlerini kapsamakta ve eşekarısı gibi bazı türleri de koruma altına almaktadır. Jiroskop yaban arısı ve düğme boynuzlu yaban arısı gibi nesli tükenmekte olan türler ise Kırmızı Liste'de yer alır ve bu da onları daha da özel bir koruma altına alır.

Ancak, her kuralda olduğu gibi bu kuralda da bir istisna var. Eğer arılara karşı alerjiniz varsa ve bir arı sokması sizin için ölümcül tehlike oluşturuyorsa, o arıyı öldürmek "makul bir neden" olarak kabul ediliyor. Almanya'da bir arıyı öldürmeden önce iki kere düşünmeniz gerekiyor. Yetkililer, bu yasaları sıkı sıkıya takip ediyor ve cezalar caydırıcı nitelikte.

Türkiye’de Katliam Yasası Tartışılıyor

Türkiye’de ise 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılacak olan 17 maddelik değişiklik ile birlikte tüm sahipsiz hayvanların (kedi, köpek, vb.) yerel yönetimlerce toplanarak, “kamu güvenliği, anatomisi bozuk hayvan“ gibi ucu açık ifadelerle “ ötanazi” adı altında öldürülmesi yetkisi veriliyor.

Almanya'daki arı koruma yasası ve Türkiye'deki Katliam Yasası tasarısı, çevre ve hayvan hakları konusundaki iki farklı bakış açısını ortaya koyuyor. Bir yandan arıların korunması gibi önemli bir çevresel soruna çözüm üretmeye çalışan bir yasa var. Diğer yandan Türkiye’de ise ötanazi adı altında yumuşatılarak yapılacak olan ve katliama yol açabilecek yasa tasarısı.

Yaşadığımız toprakların bir parçası olan sokak hayvanları, ne yazık ki son zamanlarda bir ölüm fermanıyla karşı karşıya. Onları "ölüm kampı" olan barınaklara tıkmak veya yok etmek, ne vicdanımızla ne de yasalarımızla bağdaşabilir mi?

20 yıl önce yürürlüğe giren ve 3 yıl önce de kapsamlı değişikliğe uğrayan 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, "can dostlarımız" olarak nitelendirdiğimiz bu varlıkların korunmasını ve refahını gözetmeyi amaçlıyor. Peki, bu kanuna ve kültürel değerlerimize aykırı uygulamalara neden göz yumuluyor?

İddia edildiği gibi sokak hayvanları popülasyonu bir problem teşkil ediyorsa, bu sorunun çözümü yetkili tüm kurumların eş zamanlı olarak yürüteceği bir kısırlaştırma ve rehabilitasyon seferberliğidir. Bunun için semtlere ve özellikle kırsal bölgelere kısırlaştırma merkezlerinin kurulması gerekli ve yeterli.

Kısırlaştırma Neden Önemli?

Kısırlaştırma, hem sokak hayvanlarının popülasyonunu kontrol altına almanın hem de istenmeyen yavru ölümlerinin önüne geçmenin en etkili yöntemidir. Aynı zamanda, kısırlaştırılmış hayvanlar daha sakin ve saldırgan olmayan bir karaktere sahip olurlar.

Kısırlaştırma ile birlikte mutlaka uygulanması gereken bir diğer husus da evcil hayvanların üretim ve satışına yasak getirilmesi ve sahiplendiği hayvanı sokağa terk edenlere ağır idari yaptırımlar uygulanmasıdır.

Alanında uzman veteriner hekimler ve sayısız bilimsel çalışma da sokak hayvanları sorununun çözümü için kısırlaştırma ve rehabilitasyon seferberliğinin en doğru yol olduğunu vurguluyor. Bu çalışmanın en güzel örneklerinden biri İspanya’da yaşandı. Her yıl 200 binden fazla köpek ve kedinin sokağa bırakıldığı İspanya'da barınaklar, kontroller ve kısırlaştırma sayesinde sokaklarda sahipsiz köpek bulunmuyor.

Sokak hayvanları sorununun çözümü, onları yok etmekte değil, sorunun kaynağına inip onu çözmekte yatıyor. Bu vahşi katliam yasa tasarısına karşı sesimizi yükseltip sokak hayvanlarının yaşam hakkı için mücadele etmeliyiz.

Unutmayalım ki, onlar da bu dünyanın bir parçası ve bizden çok daha masumlar!