Polat, konuşmasına dünyanın dört bir yanında devam eden savaş ve çatışmalara değinerek başladı. Özellikle İsrail'in Filistin'e yönelik şiddet politikalarının uluslararası anlaşmaların ihlali anlamına geldiğini belirtti. Gazze'ye yönelik saldırıların yanı sıra gıda yardımlarının engellenmesi nedeniyle birçok çocuğun hayatını kaybettiğine dikkat çeken Polat, uluslararası toplumun bu duruma sessiz kalmasını eleştirdi.
Polat, Türkiye'de ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin hala devam ettiğini belirterek, düşüncelerinden dolayı hapis cezasına mahkûm edilen birçok siyasi tutuklunun olduğunu söyledi. Hasta mahpusların tahliyesinde yaşanan sorunlara da değinen Polat, Adli Tıp Kurumu'nun etik dışı kararları nedeniyle birçok hastanın cezaevinde zor koşullarda yaşamını yitirdiğini ifade etti.
Son olarak, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme ve LGBTİ+'lara yönelik nefret dilinin yoğunlaşmasının kaygı verici olduğunu dile getirdi. İHD, barış sürecinin başarıya ulaşması için siyasi tutukluların serbest bırakılması, Terörle Mücadele Yasası'nın kaldırılması, AİHM ve AYM kararlarının uygulanması gibi taleplerini sıraladı.
Polat, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Bu taleplerin tümünün barışla doğrudan bir ilgisi vardır. İfade ve örgütlenme özgürlüğü sağlanmadan barış gerçekleşemez. Bu nedenle insan hakları savunucuları olarak bu 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde de barış isteğimizi yüksek sesle dile getiriyoruz. Topluma dayatılan tekçi, ırkçı, milliyetçi ve ötekileştirici politikaların ve nefret dilinin son bulması için siyasal iradeyi insan haklarına dayalı barışçıl politikalar geliştirmeye çağırıyoruz."