1970’li yıllarda başlayan Karacaoğlan araştırmalarım, 2000’li yıllardan günümüze, neredeyse 50 yıldır devam ediyor. 1990’lı yıllarda başka Karacaoğlan hayranlarına ulaştım. Mehmet Yardımcı’dan başlayarak. O’nun çevresiyle tanıştım. Rahmetli Tahir Kutsi Makal, İstanbul’dan tanıdığım kıymetli bir ağabeyim, saydığım ve sevdiğim bir insandır. Kültürümüze ve basın yayın dünyasına kazandırdıklarına karşılık olarak ve yaptığı hizmetlerden dolayı Üniversitemiz O’na fahri doktora belgesi sundu. Tahir Kutsi Makal’ın belki en mutlu günleri, Malatya’da kaldığı ve yaşadığı günlerin hatırasıdır. Makal, yaşamı boyunca sadece Karacaoğlan’ın (1973,1975, 1977) değil, 40’a yakın kişinin kitabını yazıp yayımlamış, dergi ve gazetelerde binlerce yazıya imza atmış bir yazardır. Araştırma ve incelemelerinin yanı sıra şiir, hikaye, roman ve gezi-röportaj türlerinde çok başarılı eserler yazmıştır.
Daha sonra Halil Atılgan ile tanıştık. Bir Karacaoğlan hayranı daha yakalamıştım. Zaten fiziki yapısı da Karacaoğlan’a benzeyen biridir. Karacaoğlan’la aynı dondan gelen bir insandır. Kalabalık bir misafir grubu ile kurduğu müzeyi köyünde ziyaret ettik. İki valimiz, birkaç belediye başkanımızın katıldığı etkinlikler düzenledik. Çoğuna bizzat katılma imkanı buldum. İki Karacaoğlan hayranı, kıymetli Saim Hocam ve kıymetli dostum M. Sabri Koz, bu ziyaretlerde oradaydı. İkisini baş başa görünce aralarına ben de katıldım. Karacaoğlan ortak konumuz olduğu için Karacaoğlan konusunda epeyce şeyler konuştuk. O inceleme ve gezilerimiz sırasında bu tür konuları dostlarımızla, arkadaşlarımızla paylaşıyoruz. Çalışma konularımızla ilgili görüş alışverişinde bulunuyoruz. Yeni çalışmaların mayası bu ortamlarda atılıyor.
1980’li yıllardan itibaren saz şairlerinin tamamının sözlerini, yaşam öykülerini ve onlarla ilgili araştırma ve incelemeleri bir araya toplayarak çok zengin bir arşiv oluşturdum. İlk etapta Cahit Öztelli’nin Karacaoğlan, Bütün ġiirler (1971, 1973. 5. Baskı 1974), adlı kitabı imdadıma yetişti. Rahmetli Öztelli’nin daha önce Varlık Yayınları’nın Türk Klasiklerinden çıkan küçük hacimli eseri elimizdeydi. Ancak, şairin Bütün Şiirlerini kapsamıyordu. Vahit Lütfü Salcı, derlemelerine ve Öztelli’nin zengin cönk koleksiyonuna dayanarak hazırlanmış bu yeni metnin İçinde 330 şiir vardı ve 150 kadar şiir ilk defa yayımlanıyordu. Sonraki basımlara eklenen yeni derlemelerle sayı 400’ü aştı. 500’e yaklaştı.
Bu yıllarda işimizi rahatlatan diğer bir kitap da rahmetli Müjgan Cumbur’un yılların emeğini vererek hazırladığı, Karacaoğlan, ġiirler (1948, 1973, 6. Baskı 2005) adlı çalışmasıdır. Kitaptaki 507 şiir, önce türlere göre sınıflandırılıp (Koşma, varsağı, semai, destan ve türküler), daha sonra da ilk harflerine göre sıralanınca bambaşka bir metin oluşmuştur. Kitabın baş tarafına çok güzel bir Giriş ve Karacaoğlan’ı tanıtan bir bilgiler eklenmiştir. Kitapta zengin bir bibliyografya, Yer Adları dizini ve küçük bir sözlük bulunmaktadır. Ancak bir şiir dizini eklenmemiş olması bir eksikliktir. Bunlar, karşılaştırma çalışmaları yapmak açısından araştırmacılar için de okuyucular için de ideal metinlerdir.
Hayatı boyunca Karacaoğlan araştırmalarından kopmayanlardan biri de Müjgan Hanımdır. TFAY’de Karacaoğlan’ın ġiirlerinde Etnoğrafya ve Folklor Unsurları (1975)’nı incelemiştir. Karacaoğlan Kitabı’ (2014)’na da alınan bu yazıda Cumbur, şiirleri, halk kültürü açısından değerlendirmiştir. Karacaoğlan’ın ġiirlerinde Kadın Giyimleri (1973), Karacaoğlan ve Tabiat (1981), Karacaoğlan’ın Işıklı Dünyası (1991) gibi yazılarını Karacaoğlan, ġiirler’in 1973’te yapılan baskısından sonra yayımlamıştır. Bu makalelerin de bir kitapta toplanması gerekmektedir.
Yılmaz Şirin’in Karacaoğlan’ın ġiirlerinde Kadın Giysileri ve Süsleri (1995); Gülin Öğüt Eker’in Karacaoğlan’ın ġiirlerinde Edik (1998) ve Aslı Uçar’ın Milli Folklor dergisindeki araştırması Karacaoğlan’ın ġiirlerinde Ġmajlar (2008) bu tür çalışmalardan sonra başlamıştır.
Karacaoğlan ile 1960’tan önce ilgilenenler arasında Köprülü ve Sadettin Nüzhet’ten başka Eflatun Cem Güney ve Ahmet Kutsi Tecer gibi şair ve yazarlarımız da vardı. Tecer’in ülkemizin dışında da süren araştırma keşifleri, sonrasında yayımladığı Karacaoğlan araştırması, yeni Karacaoğlan’ların ayrışması için önemli bulgular sağladı. Bu yazıları M. Sabri Koz’un Karacaoğlan Kitabından okuyabilirsiniz. Mustafa Necati Karaer’in yıllarını vererek hazırladığı Tercüman 1001 Temel Eser dizisinden çıkan Karacaoğlan (1975) kitabı, şairin geniş kitleler tarafından tanınması ve şiirlerinin okunması noktasında çok etkili olmuştur. Sonradan başka yayınevleri de bu eseri bastı. M. N. Karaer de iyi bir şair ve iyi bir Karacaoğlan hayranıdır. Ahmet Köklügiller’in Karacaoğlan (1984) , Hüseyin Seçmen’in Karacaoğlan (1983), Halil Aktüccar’ın Karacaoğlan (1984) ve Hikmet Alltınkaynak’ın Karacaoğlan (1989) kitabı da bu dönemde çıkmıştır.
Rahmetli Amil Çelebioğlu, sadece Karacaoğlan’la değil, Mevlana’dan, Yunus Emre’den Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerine kadar eski kültür ve edebiyatımızın bütün şahsiyetleriyle ilgilenen derin bilgili, mütevazı ve engin bir gönül ve bilim adamıydı. Atatürk Üniversitesi’nde görev yaptığını biliyordum. 1986’da İstanbul’da görüşüp tanıştım. 1990’da Hac’da vefat etti. Ardında yüzlerce kitap ve makale bıraktı. Hocamızın Karacaoğlan’la ilgili en önemli çalışması, “Karacaoğlan’da Dîvan ġiiri Husûsiyetleri” başlıklı makalesidir. V. Millî Türkoloji Kongresi’sinde sunduğu bu bildirisi, Türk Folkloru Araştırmaları’nda yayımlanmıştır (Ankara 1984, s. 17-30).
Karacaoğlan’dan sonra Köroğlu ve Dadaloğlu’nu tanıdım, derken Dertli Seyrani Emrah grubundan sonra Şenlik, Sümmani, Reyhani Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova gibi diğer aşıklarla da tanışmış olduk. Aşık Veysel, Ali İzzet Özkan, Aşık İhsani, Aşık Mahzuni, Ali Kızıltuğ ve Naçari Baba ile aynı çağda yaşadık, yaşamayı sürdürüyoruz. Geleneği 21. Yüzyılda izlemeye devam ediyoruz. Halk ġiirinin Son Halkası olarak sunulan aşıklara inat, gelenek, binlerce yıl önce Orta Asya’da başlayıp 15. Yüzyıldan günümüze evrimini tamamlayarak uzun bir yaşama çabasını sürdürüyor. Zamana direnerek yaşamaya devam ediyor.
Aşık Murat Çobanoğlu’nu erken kaybettik. Her iki aşıkla Atatürk ve Fırat üniversitelerinde başlayan dostluğumuz uzun yıllar devam etti. Şeref Taşlıova’nın vefatından önce katıldığı Mersin’de düzenlenen Karacaoğlan programına ben katılamadım. Sonraki yıllarda tanıştığımız Şeref Bey’in oğlu, Prof. Dr. M. Mete Taşlıova ile baba dostluğumuz daimdir. Çalışmalarını ve başarılarını izliyorum ve eserlerini okuyup yararlanıyorum. Her iki aşığımızın da birer Karacaoğlan sevdalısı olduğunu söyleyebilirim.
BiZiM KARACAOĞLANIMIZ-2
Ramazan Çiftlikçi
Yorumlar
Trend Haberler

Malatya'da Dev İstihdam Fırsatı: Tam 1000 Personel Alınacak!

Malatya'da bu haber mangalcıları üzecek

Malatya’da son tarih 30 Haziran!

Malatya için netleşti: Son tarih temmuz!

YMS'nin eski başkanı Gevrek: "Takımı Süper Lig'e çıkarırım"

Bakan’dan Malatya’ya Büyük Destek: 150 Bin TL Kredi ve İndirimler