Dünya, hayata farklı bakan insanların omuzlarında yükselmiştir. Bu nedenle; sorgulayan, hayata farklı açılardan bakabilen, beyin-üretim ilişkisini iyi kullanan insanların dünyaya kazandırdıkları diğer insanlara yeni ufuklar açmıştır. İyiye ulaşma, yaşamı kolaylaştırma, sağlıklı, huzurlu, birbiriyle barışık ve toplumun diğer beklentilerini karşılayan bir ortamın oluşması/oluşturulması hep olumlu karşılanmıştır. Bazı çıkar gruplarının direnci olsa da zamanla yeni gelişmeler benimsenmiştir.

Bir toplumun iç dinamikleri ve ihtiyaçları, farklı düşünen beyinlerin ortaya çıkmasını sağlar. Dünyaya şöyle baktığımızda herhangi bir ülkeye mensup olmak sadece küçük bir etkendir. Bireysel özellikler hep belirleyici olmuştur. Lidyalıların hepsi bir araya gelip parayı bulmamıştır. İçlerinde birileri buna öncülük etmiştir. İhtiyaç öncelliği, ekonomik ve sosyal yapı, farklılıklara alan açma ve değişimi benimseme önemli bir ivme kazandırmış olabilir. Ancak kişisel çabalar değişimlerin önünü açmayı sağlayan en kuvvetli etkendir.

Değişim bireye yatırım yapmakla olur. Bireye blokaj oluşturan etkenlerin ortadan kalkması/kaldırılması öncelliklidir bu konuda. Toplumun ortalama davranış kalıpları ve eğitimin keskin çizgilerine hapsedilmiş bir bakış açısı bireyi sınırlar. Özgüveni düşük, ,edilgen, hata yapma korkusuyla yetişmiş ve sınırları belirlenmiş ortamlar bireyin “yaratıcığını” törpüler. Bu nedenle birçok düşünürün üzerinde durduğu: bir taraftan toplumun asgari değerlerini bireye yansıtırken diğer taraftan bireylerin farklı düşünmesini sağlayacak ortamların oluşmasına da imkân verilmelidir. Buradan sıyrılacak “beyinlerin”; aykırı düşünen, sorgulayan, eleştirel bakan bireylerin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Bilim, teknoloji, değişim/ dönüşüm ve toplumsal katmanlarının birbiriyle entegrasyonu ancak böyle gerçekleşir. Gelişmiş ülkeler bu tür insanlara geniş imkânlar sağlamakta ve onların düşüncelerinden yararlanarak birçok yeniliğe imza atmaktadırlar. Bilim ve teknolojinin yanında; demokrasi, temel hak ve özgürlüklerin gelişmesi de bu insanların çabalarında yatmaktadır.

Neden-sonuç ilişkisi, analiz yapma, eleştirel düşünme, bilimsel süreç becerilerini kullanabilme gibi eğitimini üst amaçlarının bireye sayısız yararı vardır. Bunun yanında bireyin yaratıcı düşünme, problem çözme, öğrendiğini uygulayabilme, zaman yönetimi, stres yönetimi ve duygusal denge gibi becerilerle desteklenen birey başarıya ulaşmada itici bir güç görevi yapacaktır.

Gelişmişlik ölçütlerine baktığımızda donanımlı bir toplumun inşası ve sürdürülebilirliği o kadar kolay değildir. Gelişmişlik Endekslerinin çok boyutlu ve belli noktalarda örtüşmesi gerekir. Bunu gerçekleştiren ülkelerde özellikle; İnsani Gelişme Endeksi, İş Yapma Kolaylığı Endeksi, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Gelişmişlik Endeksi, Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi, Herkes için Eğitim Endeksi, Dünya Ekonomik Özgürlük Endeksi gibi ölçütler belli bir değerin üzerindedir. Ayrıca çevre sorunları, tüketim alışkanlıkları, bireysel özgürlüklerin belli noktalarda kesiştiğini görebiliyoruz. Bu kesişim noktalarının yüksek olması bir toplumu başarıya ulaştırmada önemli bir etkendir. Birinin eksik olması gelişimin skalasını düşürmektedir.

Yaşadığımız yüzyılda donanımlı bireyler yetiştirmek daha da önem kazanmıştır. Yapay zekâ ve onunla ilintili Endüstri. 4 gibi gelişmelerin odağında olmak tüm ülkeler için bir hedeftir. Bu da Ar-Ge ve benzeri verimlilik yapılarına daha çok yatırım yapmakla olur. Ülkemizin bu konudaki yapıcı çalışmalarını arttırması ve“insan kaynaklarını yeniden inşa politikaları” dünya ölçeğinde rekabet şansını arttıracaktır. Bu konuda üniversitelerin, meslek odalarının, iktisadi organizasyonların ve start-upların güçlerini birleştirerek bir sinerji oluşturmaları gerekir. Sonuçta; eğitimin, bilimin ve ekonominin oluşturduğu senkronizasyon her yönüyle ülkemizi orta vadede bir üst lige çıkarmayı sağlayacaktır.