Bu atasözü, bir kimsenin veya bir şeyin hiçbir masrafa yol açmadığını, herhangi bir ihtiyaç duymadığını ifade eder. Atasözünde geçen "ekmek" ve "su", temel ihtiyaçları temsil eder. Bu ihtiyaçlar karşılandığı sürece, başka bir şeye ihtiyaç duyulmamaktadır.
Atasözü, genellikle bakımsız ve masrafsız bir hayat yaşayan kişileri veya bakımı kolay olan bir şeyi tanımlamak için kullanılır. Ayrıca, bir şeyin çok değerli olduğunu ve korunması gerektiğini vurgulamak için de kullanılabilir.
Atasözünün kullanım örnekleri:
- Bu kaktüs çok dayanıklıdır, ekmek ve su istemez.
- Anneannem çok sade bir hayat yaşıyor, ekmek ve sudan başka bir şey istemiyor.
- Bu araba çok az yakıt sarfiyatı yapıyor, ekmek ve su gibi.
Atasözünün benzer anlamlara gelen diğer versiyonları:
- Azla yetinen çok yaşar.
- Kanaatkâr insan mutlu olur.
- Neye sahip olduğunu bil, neye ihtiyacın olduğunu ara.
- Şükretmeyenin elinden ne alınır?
Atasözünün bize öğrettikleri:
- Hayatta her zaman daha fazlasını istemek zorunda değiliz.
- Azla yetinmeyi ve kanaatkâr olmayı öğrenmeliyiz.
- Sahip olduğumuz şeylerin değerini bilmeliyiz.
- Şükretmeyi ihmal etmemeliyiz.
Atasözünün günümüzdeki önemi:
Bu atasözü, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Tüketim çılgınlığının ve maddiyatçılığın yaygınlaştığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu atasözü, bize gerçekten ihtiyacımız olan şeylerin ne olduğunu düşünmemizi ve maddiyatçılığın tuzağına düşmememizi hatırlatır. Ayrıca, kanaatkâr olmanın ve sahip olduğumuz şeylere şükretmenin önemini de vurgular.