Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, hastalığın belirtilerini ve umut vadeden tedavi seçeneklerini anlattı.
Prof. Dr. Sultan Tarlacı, Primer Progresif Afazi’nin Alzheimer gibi demans türlerinden farklı olarak başlangıçta yalnızca dil işlevlerini etkilediğini vurgulayarak, “Bu hastalık konuşma ve dilde kelime kayıpları ile belirgin bozulmalara neden olur. Zamanla diğer bilişsel alanlara yayılabilir. Ancak başlangıçta sadece dil becerileri etkilenir” dedi.
PPA’nın sıklıkla psikiyatrik bir konuşma bozukluğu sanıldığını belirten Tarlacı, “Bazı hastalar, konuşma kayıpları nedeniyle psikolojik sanılarak yıllarca yanlış şekilde takip edilebiliyor. Oysa bu nörolojik bir bozukluktur. Konuşma ve anlamada yaşanan güçlükler hastalarda içe kapanma ve sosyal çekilmelere yol açabilir” ifadelerini kullandı.
Hastalığın 1982 yılında Türk asıllı sinirbilimci Marsel Mesulam tarafından tanımlandığını hatırlatan Prof. Dr. Tarlacı, “PPA, erkeklerde kadınlara göre iki kat daha sık görülüyor. Hastalar karmaşık görevleri yapabilirken, konuşma ya da dili anlama konusunda ciddi zorluklar yaşayabilirler” dedi.
Dil bozukluklarının belirtilerine dikkat çeken Tarlacı, hastanın konuşurken kelime bulmakta zorlanması, cümle yapısında bozulmalar, gramer hataları ve sosyal etkileşimlerde zorlukların PPA işareti olabileceğini belirtti. Bu süreçte empati, sabır ve duygusal desteğin büyük önem taşıdığını da vurguladı.
Primer Progresif Afazi'nin tedavisinde Transkraniyal Manyetik Uyarım (TMU) yönteminin umut vadettiğini ifade eden Tarlacı, “Bu yöntemle beynin belirli bölgelerine uygulanan manyetik darbeler, sinir hücrelerinin aktivitesini modüle ederek bozulmuş dil bölgelerinin işlevini destekleyebilir. TMU, dil becerilerinde iyileşmeye katkı sağlarken, hastaların duygusal durumlarında da olumlu etkiler yaratabilir” şeklinde konuştu.
PPA'nın tanı ve yönetimi için nörolog veya konuşma terapistiyle görüşmenin önemine dikkat çeken Tarlacı, “Beyin görüntüleme ve dil testleri ile tanı konabilir. Erken fark edilip uygun yaklaşımlarla desteklenen hastaların yaşam kalitesi artırılabilir” diyerek sözlerini tamamladı.