İnsanlık, eşi benzeri görülmemiş devrimlerin şafağında. Tüm eski anlatılarımız ufalanıp gidiyor ve onların yerine geçecek yeni bir anlatı henüz ortaya çıkmadı. Kendimizi ve çocuklarımızı böyle emsalsiz dönüşümlerin ve esaslı belirsizliklerin hüküm sürdüğü bir dünyaya nasıl hazırlayabiliriz? Bugün doğmuş bur çocuk, 2050 de 30 küsur yaşında olacak… 2050 yılında ya da 22. Yüzyılda hayatta kalabilmesi ve başarılı olabilmesi için bu bebeğe ne öğretmeliyiz?/Yuval Noah HARARİ

  1. BÖLÜM

    Giriş

    Eğitim bütün zamanların başlıca konularından biridir. Toplumsal ve bireysel anlamda insanlık tarihi bir bakıma “eğitimin tarihi” sayılabilir. Zira eğitimin varlığı “düşünebilen, öğrenebilen insanı” eksen almış ve medeniyetin zirvesine adeta eğitim üzerinden ulaşılmıştır. Medeniyetlerin, kültürlerin kurucu değerleri, insanlığın geldiği bilimsel, teknolojik çağ, sürekli olarak eğitilmiş insanlar, öğretmenler, uzmanlar, akademisyenler, aydınlar sayesinde mümkün olabilmiştir.

    21. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Eğitimin Görünürlüğü;

    Toplumsal değerlerin ve hafızanın ortaya koyduğu beşeri sermayenin varlığı ve devamı ancak “eğitim”le sağlanabilmektedir. Kültürel ortam, gelenekler, kültürel aktarmacılık bu sermayenin aktarımı kadar değişip dönüşümünü de sağlamaktadır. Oysa eğitim, bir “gelecek hikâyesidir” de. 21. Yüzyılın pedagojisi, bizim düşünce ve tasarımlarımızın çok ötesinde bir özelliğe sahip olacaktır. Çünkü 21. Yüzyılda yeni bir dünya kurulmaktadır. Eğitimin bu dünyayı önceden okuması ve hazırlık yapması önemli görünmektedir. Dünyada gelişmiş ülkeler, toplumlar 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde, bu yeni çağın kendi hikâyesine, değerlerine, mesleklerine eğilmekte önemli bir yol almış gibi görünmektedirler.

    Toplumsal, ekonomik, mesleki ihtiyaçlar ve çağın değişim yönü sürekli olarak yeni mesleklerin, bilim dallarının ortaya çıkmasını beraberinde getirir. Ülkeler, bu ihtiyaç ve gelişmeleri dikkate alarak sürekli planlamalar ve değişimler yaparlar. Bu yalnızca ders içerikleri, müfredatla ilgili değildir; öğretmen yetiştirme, mekânsal dönüşüm, donanım revizyonu ve yeniliği, eleştirel düşünce, yeni bir pedagoji gibi bir dizi gerekliliği tetikler. Zira eğitim yüzyılın ruhuyla birlikte hareket eder, hatta onun da önünde olmak durumundadır. Gelecek, öncelikle eğitim dünyasının gündemidir.

    Eğitim, artık giderek “klasik sorun tipleri” ile tartışılacak bir alan olmaktan çıkmaktadır. Yenilikçi, inivasyonu merkeze alan ve çağ okumasını gerektiren projeksiyonlar daha çok öne çıkmaktadır. Öyle ki “Dijital Çağ”, “yapay zekâ”,” inivasyon”,“iklim mühendisliği” gibi devasa kavram ve gelişmelerin tartışıldığı bu ortamda, ülkemizde de buna dönük olarak refleksler, planlamalar söz konusudur. Bu çalışmaların yeterliliği, kapsayıcılığı, derinliği, hazırlık safhasının başarısı yakın dönemde görünür hâle gelecek ve daha sağlıklı değerlendirmelere olanak sağlayacaktır.

    20 yıl sonra, onlarca mesleğin tarihe karışacağı yönünde ciddi belirtiler var. Konu uzmanları bu tespitleri yaparken, “yazılım”, “kodlama”, “yapay zekâ”, “biyoteknoloji” gibi bir dizi yeni alanın da açıldığını/açılacağını dile getirmektedirler. Öyle ki bu baş döndürücü hız ve değişime ayak uydurmanın da kolay olamayacağının altı çizilmektedir. Erkenden bu ihtiyaçları okumak, insan kaynağını buna göre eğitmek ve yönlendirmek önemli avantajları da beraberinde getirecektir.

    Eğitim “toplumsal güncelleme” adına vazgeçilmeze bir gereksinimdir. İnsanın “yeterlilik düzeyi”, potansiyelinin açığa çıkarılması ve işlenmesiyle mümkündür. “İnsani yeterlilik” yalnızca “mesleksel” ve “teknolojik bilgi” üzerinden okunamaz; insan olmanın altyapısı son derece önemlidir. İnsani ihtiyaçlar; insani değerler dizesinden oluşur; vicdan, iyilik, adalet, merhamet, sevgi, inanç gibi nitelikler insana eğitim yoluyla kazandırılır ve pekiştirilir. “Hayat Bilgisi”; örgün eğitimin yanı sıra toplumsal, kültürel, ailevi ortamlar da üretilir ve bireye kazandırılır. Birey, içine doğduğu bu ortamların, toplumsal iklimin etkisindedir. Örgün eğitimin farkı, bilimsel, planlı, geleceğe dönük bir projeksiyonla yapılmasıdır.

    Eğitim öğretimin yöneldiği alanlar; AR GE, (Araştırma geliştirilme) Beceri Tabanlı Eğitim, hizmet sektörü odaklı sistemlerdir. Teknolojik gelişim ve çağın tasarımı üzerinden yapılan okumalar sonucu, dünyada birçok ülkede eğitim sistemlerinin değişimini, gözden geçirilmesini beraberinde getirmektedir. Fütüristler, bu değişimin mimarları sayılabilir; değişim ve dönüşüm, inivasyon bu dönemde en çok telaffuz edilen kavramlardır. Yenilikçi, geleceğe odaklı, yerel katma değeri arttırıcı, küresel düşünen, bilimler arası ilişkiyi önemseyen, birleştirici rolleri önceleyen Fütüristler eğitim alanında geleceği sağlıklı şekilde inşa etme adına katkıda bulunmaktadırlar.