Malatya, uzun yıllar merkezi siyasetin etkisinde kalarak devlet politikalarıyla şekillenen bir kent oldu. Bu durum, halkın tepkilerini bastırmasına ve çekingen bir tutum geliştirmesine yol açtı. Özellikle 12 Eylül sonrası dönemdeki baskıların, aktif yurttaşlık bilincini zayıflattığını belirten Çıplak, Malatya’da tüm olumsuzluklara rağmen sessiz bir vicdanın var olduğunu söyledi.
Çevresel ve Toplumsal Sorunlara Yetersiz Tepki
Çıplak sözlerine şöyle devam etti:
“Çevre sorunları (maden, HES, RES, taş ocakları, meraların ve tarım alanlarının yok olması) karşısında yeterli bir halk hareketi dikkat çekmiyor. Malatya Çevre Platformu'nun öncülüğünde verilen mücadeleler geniş kitlelere ulaşmakta zorlandı. Kentsel sorunlar, imar tahribatı ve deprem sonrası adaletsizlikler gibi konularda da kitlesel baskının eksikliği göze çarpıyor. Malatya halkı içinde hala güçlü olan geleneksel kanaatkarlık kültürü, "başıma bir şey gelmesin" ve "devletle ters düşmeyeyim" anlayışıyla birleştiğinde sessizliğe dönüşebiliyor. Malatya halkının kapalı toplumsal ilişkiler ağı, bireysel tepkileri bastırıcı bir etki yaratıyor.”
Eğitim ve Bilinç Seviyesindeki Eksiklikler
Çevre bilinci, eleştirel düşünce ve hak bilinci açısından eksiklikler bulunduğunu ifade eden Çıplak,
“ Genç nüfusun büyük çoğunluğu bu konularda bilinçsiz ve duyarsız. Üniversite gençliği ve öğretmenler gibi dinamik kesimlerin harekete geçememesi, duyarsızlık algısını derinleştiriyor. Yerel medya çoğu zaman bağımsızlığını yitirmiş durumda ve belediyeler ile siyasi aktörlerin kontrolünde yayın yapıyor. Bilgiye ulaşma ve doğru bilgiyi sorgulama kültürü tam oturmadığı için başta çevre konuları olmak üzere birçok alanda farkındalık eksik kalıyor.”
Diye konuştu.
Hüseyin Çıplak, tüm bu olumsuzluklara rağmen Malatya'da sessiz ama güçlü bir vicdanın var olduğuna dikkat çekti. Çıplak,
“Arguvan'daki çevre direnişleri, Hekimhan'daki maden karşıtı mücadeleler, deprem sonrası yardım dayanışmaları ve Alevi köylerinin kültürel dirençleri, halkın tamamen duyarsız olmadığını, ancak örgütlü sesin yeterince güçlü çıkarılamadığını gösteriyor. Malatya'da çevre sorunlarına yönelik halk duyarsızlığı, sadece bireysel ilgisizlik değil, daha derin yapısal ve toplumsal nedenlerin bir sonucu.”
Dedi.
Malatya’da duyarsızlığın arka planındaki nedenleri ise Çıplak şöyle sıraladı:
1-Bilinç Eksikliği:
Çevresel yıkımın ne anlama geldiği ve uzun vadeli etkileri çoğu zaman kavranamıyor. Maden açılması gibi projeler kısa vadede "iş" veya "kalkınma" olarak görülürken, uzun vadeli kirlilik zararları göz ardı ediliyor.
2-Devlet ve Sermaye Eliyle Meşrulaştırma:
Çevreyi tahrip eden birçok proje "devlet onaylı" olduğu için halk, buna karşı çıkmayı "yasadışı" veya "gereksiz" görebiliyor. "Devlet yapıyorsa doğrudur" anlayışı hala çok yaygın.
3-Korku Kültürü ve Sessizlik:
Çevre mücadelesi yapan bireyler baskı, tehdit ve dışlanma ile karşılaşabiliyor. "Ben karşı çıksam ne olacak?" veya "Başıma iş almayayım" gibi düşünceler yaygın.
4-Yerel Medyanın Sessizliği:
Yerel gazeteler ve televizyonlar genellikle belediyelere, şirketlere veya siyasi odaklara bağlı olduğundan, doğa tahribatlarını yeterince haberleştirmiyor veya tek taraflı veriyor.
5-Doğadan Kopuş ve Kentleşme:
Yeni nesillerin doğadan, tarımdan ve topraktan kopması, çevreyi uzak bir mesele olarak görmelerine yol açıyor. Doğayla bağ zayıfladıkça, onu savunma isteği de azalıyor.
6-Kolektif Mücadele Eksikliği:
Malatya'da geniş kitleleri kapsayacak bir çevre bilinci henüz gelişmedi. Kadınlar, gençler ve çiftçiler bu mücadelenin içinde yeterince yer almıyor.
Ne Yapılmalı?
Çıplak, Malatya'da çevrenin korunması için somut adımlar atılması gerektiğini belirterek şu önerilerde bulundu:
“ Köylerde ve mahallelerde çevre sorunlarıyla ilgili atölyeler ve yerel eylemler/forumlar düzenlenmeli. Çocuklara, gençlere ve kadınlara yönelik ekoloji eğitimleri verilmeli. Yerel sanatçılar, yazarlar ve öğretmenler çevre savunmasının bir parçası olmalı. Çevre mücadelesi, temiz su, sağlıklı toprak, yerel tarım gibi geçim derdiyle birlikte ele alınmalı.
"Doğamız Tehlike Altında, Neden Sessiziz?"
Malatya Çevre Platformu, "Malatya'da çevreyi korumak bizim elimizde! Doğamız tehlike altında" diyerek çağrıda bulunuyor. Sular kirleniyor, toprak zehirleniyor, meralar madenlere veriliyor, ağaçlar ve dağlar sessizce yok ediliyor.
Platform, bu sessizliğin nedenlerini bilgi ve bilinç eksikliği, geçim kaygısı ve doğadan kopuş olarak sıralıyor. Çevre sorunlarının sadece doğayı değil, sağlığımızı, tarımımızı ve geleceğimizi de etkilediği vurgulanıyor.
Yapılabilecekler:
Köyümüzü, meramızı, suyumuzu birlikte koruyalım.
Madenlere, HES'lere, taş ocaklarına karşı hep birlikte mücadele edelim.
Doğayı savunmak suç değil, sorumluluktur!
Mahalle forumları, köy meclisleri, çevre komiteleri kuralım.
Çocuklarımıza doğa sevgisi aşılayalım.
Malatya Çevre Platformu, "Biz sessiz kaldıkça onlar kazanıyor! Bugün susarsak, yarın susuz kalırız. Bugün görmezsek, yarın göç ederiz. Bugün 'dur' dersek, yarını kurtarırız" mesajıyla halkı harekete geçmeye davet etti.