ÖRENLİ GELİN

Av. Selami Yücel

Ören, Akçadağ ile Doğanşehir’in Polat Kasabası yolunun ortasında bir köydür. Akçadağ ile Polat’ın arası 25 km. kadarmış. Şimdi tabii Ören Akçadağ’ın bir mahallesi oldu. Bu yol zamanında patika idi ve de topraktandı. Otomobilin olmadığı zamanlarda ulaşım, hayvanlarla veya tabanvaylarla yapılırmış. Polat ile Akçadağ arasında yoğun bir trafik olduğunu Akçadağlılar ile Polatlıların birbirlerinden kız alıp vermelerinden biliyorum. Benim halamın eşi de Polatlı idi. Malatya’dan oraya göç etmişler.

Mustafa Dayı’yı bilen bilir, kafasına koyduğunu mutlaka yapardı. Dayımız, karın, kışın, tipinin yoğun olduğu bir akşam ben Polat’a gidiyorum demiş. Akçadağ nere Polat nere? Hem de yaya! Rahmetli babaannem her ne kadar “oğul kar kış gitme” demişse de Mustafa Dayı kafasına koymuş bir kere, ver elini Polat. Bu seyahati rahmetli Mustafa Dayı (Mustafa Karaman) bana şöyle anlattı;

“Polat’a gitmeye karar verdim. Paltomu giydim, atkımı da sardım, başladım yürümeye. Vakit gece, karanlık... İn cin top oynuyor. Bereket versin cebime de rakı şişesini koymuşum. Yürü babam yürü. Ören’e doğru giderken iki üç tane kurt arkama takılmadı mı? Ne yapacağımı şaşırdım. Ben gidiyorum onlar da peşimden geliyor. En sonunda dayanamadım, karın üzerine bağdaş kurdum, oturdum. Rakı şişesini de karın üzerine koydum. Kurtlara; “Gelin ulan beraber içelim” dedim. Kurtlarla bir süre bakıştık. Etrafımda bir süre dolaştılar, sonra da çekip gittiler. Sabaha karşı Polat’a vardım.”

ÖRENLİ GELİN TÜRKÜSÜ

Yayınlamış bulunduğum tüm türküler isimli kitabımın 682. Sahifesinde Örenli Gelin uzun havasının sözlerini şöyle yazmışım.

Malatya/Akçadağ/Ören Köyü-İlhan Kızılay

Ören’e vardım da Örene benzer Örene benzer

(Yıkılmış evleri de gardaş virana benzer oy Örenli gelin veremli gelin)2

Kazın mezarımı dört yol üstüne anam üstüne

(Yar gelip geçtikçe de gardaş bana can gelir oy Örenli gelin veremli gelin)2

Akçadağ Köyüne de Ören diyorlar Ören diyorlar

(Benim bu derdime de gardaş verem diyorlar oy Örenli gelin veremli gelin)2

Malatya merkez türkülerini zaman dilimlerine göre ve niteliklerine göre sınıflara ayırırım. Malatya Şehit Kemal Özalper Erkek Sanat Enstitüsü’nün radyo programlarına başlamasını da bir devrin başlangıcı olarak kabul ederim. Çünkü: Radyo yayınlarını canlı olarak yapardı. Köşede kalmış güzel sesler o radyo sayesinde kendilerini Malatyalılara ulaştırıyorlardı. İkinci safha diye belirttiğim bu safhayı bir yazımda şöyle anlatmışım:

İkinci safha, ikinci kuşağın yetiştiği çağdır. İkinci Kuşak, Erkek Sanat Enstitüsü Radyosu’nun ve müzikli parkların açılışı ile Türkiye gündemine geldi. Ayrıca; Malatyalı olmayan İbrahim Tatlıses, İzzet Altınmeşe, Kâhtalı Mıçı, Şükran Ay gibi sanatçılar parklarda uzun süre program yaptılar. İkinci kuşağın en piri bana göre İlhan Kızılay’dır. Ufuk Erbaş, Selahattin Alpay, Yüksel Özkasap, Mehmet Yumrutepe, Fahri Özyıldırım, Bedri Karahan, Abdullah Kalkan gibi sanatçılar da bu dönemde gündeme geldi ve tanındı. Malatya müziği icra edip de kabuğuna çekilenler ile halen geleneksel müziğimizi faal olarak icra edenlerden birkaç isim vermek ister isem, ilk akla gelen saz ve ses sanatçıları, İlhan Kızılay, Abdullah Kalkan, Mehmet Sarmış, Fahri Özyıldırım, Selahattin Alpay, Nusret Demir, Yaşar Kayahan, Kemal Kırlangıç. Mahmut, Mehmet ve Ömer Bay, Talip Özkan, Ali Acıburç, Hüseyin Kapıkıran, Adnan Erkuş, Ufuk Erbaş, Alaaddin Orhon, Kemal Samanlıoğlu, Yaşar Tutak, Yüksel Özkasap, Erhan yılmaz gibi sanatçılardır.

İşte o devirde kendisini gösteren seslerden birisi de “kadife sesli türkücümüz” dediğimiz İlhan Kızılay’dı. İlhan Kızılay o devrin sanatçılarının hem abisi hem de Malatya türkülerinin en önemli derleyicilerinden biriydi. Hiç unutmam sene 1960’lı yıllar. Bedia Akartürk konser için Renkli Sinemaya gelmişti. İlhan Kızılay da sinemada sahneye çıkmıştı. Derlediği Örenli Gelin uzun havasını söyledi. Bedia Akartürk’ün de bu uzun hava çok hoşuna gitti ki konserinde Örenli Gelin türküsüne de yer verdi. Yani şöyle diyeyim Örenli Gelin’i Malatya’ya, Türkiye’ye ve de TRT repertuarına kazandıran İlhan Kızılay’dır. TRT’de de İlhan Kızılay adına “Ören Türküsü” olarak kayıtlıdır.

İLHAN KIZILAY

İlhan Kızılay’ı izlemek üzere Hürriyet Aile çay bahçesine amcam Kemal Yücel’le birlikte gittik. Akçadağ’dan arkadaşlarmış. Epeyi sohbet ettiler ve amcamın istediği “aynaya baktım saç beyaz olmuş” türküsünü hemen okudu. Her halde İlhan Kızılay aslen Hekimhanlı. Ancak Malatya merkezde büyümüş, halk türküleri çalışmalarına katılmış. Amcası Mehmet Emin Kızılay’ı sık sık ziyaret eder; Akçadağ’da da günlerce kalırmış. Benim gibi. O türküyü nereden öğrenmiş tabii bilmem mümkün değil. Büyük ihtimalle Akçadağ’da öğrenmiştir. İyi ki öğrenmiş de bizlere kazandırmış. Allah razı olsun.

Kızılay’ın 1962 yılına kadar Tekel Sigara Fabrikası’nda çalıştığını, ondan sonra da İstanbul’a taşındığını, orada da sigara fabrikasında çalıştığını; Örenli gelin, Malatya yollarında, Yeter, Ağla ki gözlerim yâri bulasın gibi bir çok Malatya türküsünü plak yaptığını da biliyoruz. İlhan Kızılay’ın iyi bir derlemeci olduğunu bağlamacı rahmetli Bilgi Şimşeker’in şu sözlerinden de biliyoruz. “Vallaha İlhan abi bu türküleri nereden getiriydi bilemiyim ? O getirir müziğini bize okurdu, biz çalardık o söylerdi.” Hatta Bilgi Şimşeker’i de İstanbul’a o çağırmış. İlhan Kızılay’ın 2010 yılında vefat ettiğini de duyduk.

ÖRENLİ GELİN TÜRKÜSÜNÜN VERSİYONLARI

Tabii ki bir türküyü orijinaline uygun olarak okumak en doğrusudur. Ancak özellikle uzun havalar değişik kişiler tarafından okunurken söz ve müziği değişebiliyor. İlhan Kızılay’ın dışında Örenli Gelin Türküsünü aslına en uygununu okuyan doğal olarak Selahattin Alpay’dır. Orijinaline yakın okumasının da İlhan Kızılay ile arkadaşlığının ve onu çok iyi tanımasının etkisi vardır. Abdullah Kalkan da çok değiştirmemiş. Sadece loy loy yerine gelin gelin demiş. Diğer okuyan sanatçılar da bu uzun havayı kendilerine göre değiştirmişler. Türkücülerimiz sağ olsunlar bu gün bu güzel havamızın ikinci versiyonunu üretme başarısını dahi göstermişler.

Yukarıda belirttik ya belgeler bu türkünün Akçadağ Ören’e ait olduğunu söylüyor ama bir de itiraz var. İtiraz Arife Hanım’dan; “Bu türkü Polatlı gençler tarafından Ören’in güzellerine yakılmıştır” dedi ve izahını da şöyle yaptı.” Polat’tan Akçadağ’a giderken Ören’den geçilirdi. Çoğu zaman da Polat’lı gençler tarım alanında çalışmak için Örene giderlerdi. Bu türküyü eniştem Battal Küpeli de söylerdi. Daha öncesini hatırlayamıyorum. Hatta sözleri de buna uygundur. Giderim giderim yani yürürüm, kazın mezarımı dört yol üstüne, Ören’e vardım da Ören’e benzer.”

Hakikaten mukimlerden ziyade yürüyen insanların nidası gibi geliyor bana... Ama yer yerine oturmuş. Bizimki sadece bir çeşni… İş olsun torba dolsun…