Sayın Hocam; 1930’ların Malatya’sında özel teşebbüse ait işletmeleri göremiyoruz. 1931 yılında Fevzi Paşa-Malatya, 1937 yılında Çetinkaya-Malatya Demiryolu hattı açılarak, Malatya’mız Batıdan Doğuya- Güneye demir yolu ağı ile donatılmıştır.
Artık Devlet ekonomideki ağırlığını Malatya’da önemli ölçüde kendini gösterecektir. 1939 yıllarında üretime girecek olan iki büyük fabrikanın sahibiydik. Sümer Bez-Tekel Tütün Fabrikası. 1954 yılında Malatya Şeker ve İspirto Fabrikası devreye giriyor.
1940’lı yılların ortalarına doğru, Hava Bakım İkmal merkezi, Demir Yolu Çırak Okulu da devreye girmiş, Malatya Türkiye İmalat Sanayinde, o yılarda ülkenin en önemli illerinden biri haline gelmişti. Malatya ‘devletin’ öncülüğünde şehirlerimiz sıralamasında ilk sıralarda yerini almıştır.
Öyle ki, 1940 yılların ortalarında tellallar, mahallelerde Sümer Bez ve Tekle Tütün Fabrikalarına işçi alınacağını yüksek sesle sözlü olarak hemşerilerimize duyurmaya çalışırlardı. Bir kaç kez bu tellalların bağırmalarına mahallemizde şahit olmuşumdur.
Şehrimizin yakın çevresinden, ( Yukarı Banazı, Çilesiz, Tecde, Yeşilyurt, Gündüzbey) belde ve mahallelerimiz, şehrin o günkü sebze ve meyve ihtiyacını karşılayan ve tarımla uğraşan hemşerilerimiz, beli-küreği-kazmayı bırakarak, fabrikalara işçi olarak çalışmaya koşuşturdular.
Hemşerilerimizin ‘zihniyetinde’ her geçen gün devlet kapısındaki, (DDY, Şeker Fabrikası, Sümer, Tekel fabrikaları, Toprak Su, YSE, DSİ, gibi) kamu kurum ve kuruluşlarına girme imkânı, her yanımızı sarmaya bir kez başlamıştı. Artık bütün olarak hemşeriler olarak her alanda ‘devletin ağzına’ bakar olduk.
1960’lı yılların ortalarına doğru gelindiğinde, ‘devlet yatırımları’ durma noktasına gelip dayanmıştı. Sanayi dinamiği zayıf olan Malatya’mız, yapılan devlet yatırımları ile kalkındırılmaya çalışılmış, ancak bunun ‘insan unsuru’ göz ardı edilerek yapılması sonucu, 1969 yıllarından itibaren işverenlerimiz, her yıl ‘devletten teşviksiz’ iş yapamaz durumuna gelmişlerdi.
Bugün dahi bütün kentimiz gözümüzü Gümrük Tekel Bakanımız Sayın Bülent Tüfenkçi’ye dikmiş, adeta ondan gelecek yatırım açıklamalarının kentimizi uçuracakmış havasına giriyoruz. Şehrimizin elbette bir bakan çıkarmasından gururlanmayız. Ancak Medyadan günlerdir adını sanını yeni öğrendiğimiz kuruluşlarımızın heyetler halinde bakanlığa taşınmasına da doğrusu bir anlam veremiyorum. Bakanımızın Türkiye’mizin bunca sorunlarına zaman ayırmasına fırsat vermeliyiz diye düşünüyorum.
İşte bunun da bir ‘zihniyet’ sorunumuz olduğunu ve bunun dönüp kaynaklarına bakmamız gerektiğini düşünüyorum.
Ayrıca; Sayın Hocam, devlet yatırımlarının yoğun olduğu 1940-1950 arası ve daha sonraları, bu kuruluşların kendi üst düzey yöneticilerine, ailelerine ve çocuklarına sundukları hizmetler, şehrin orta gelir ve alt gelir guruplarının yararlanması adeta göz ardı edildi. Şimdi dahi ‘devletin’ bürokratlarına sunduğu hizmetler, bayağı göz kamaştıracak ölçekte idi. Yeşillikler içerisinde ‘vazife evleri.’ Şimdi bunların adı ‘lojman’ oldu. Havuz Başları. Havuz başlarında yemek ve ‘balo ‘ partileri. Olimpik Yüzme Havuzları. Sinemaları. Spor Sahaları ve Futbol Kulüpleri. Bu kulüplerde top oynayanlar, aynı zamanda bu kuruluşlarda daimi işe alınırlardı.
1945’li yıllarda 41 bin hemşerimizin yaşadığı bu kentte, bir avuç bürokrasi ve bir o kadar da şehrin ekonomik ticaretini elinde bulunduran ve devletle yakın bağları olanlar, devletin o günkü her türlü bu olanaklarından yararlanıyordu. Ayrıntısına daha fazla girmeden, ben ve benim gibi şehrimizin binlerce çocukları bu yüzme havuzlarına, sinemalarına dokunamadığı gibi, içinde ne gibi eğlence ve imkânların olduğundan dahi habersiz büyüdük. Bizler hiç olmazsa o yıllarda bu mekanların dış yüzünü, çevresinde yürüdük, gördük. O yılarda köylerimizde yaşayan 350 bin hemşerimizin bu kuruluşların yaşam tarzından ve varlıklarından bile haberlerinin olduğunu sanmıyorum.
Sahi Sayın Hocam, sizin ve Hekimhan’da yaşayan hemşerilerimizin, o yıllardaki devletin bu olanaklarından yararlanarak yaşayanların, bu yaşamlarından haberleri var mıydı acaba?
Yarın son köşe yazımla, bu konudaki köşe yazılarımı sonlandırmak istiyorum.