Bu yılın ilk Kültür etkinliğimizi; ‘Tarım Teknolojileri Makine Hayvancılık ve Gıda Fuar’ını’ 14-17 Nisan Perşembe günü Mişmiş Park Fuar alanında gerçekleştireceğiz. Gerçekleştireceğiz diyorum, zira şehrimde kutladığımız bir kültürel etkinlik, sonucunda bana, çocuklarıma, torunlarıma, hemşerilerime döneceğini biliyorum. Eğer kültürü geçmişten günümüze bir yaşanmışlık öykümüz olarak ele alırsak, kentimizdeki her bir etkinliği siyasete, siyasetin meşru seçilmiş başkanlarının öne çıkardığı yararlı hizmetlere, benden senden ‘zihniyeti’ olarak bakarsak, ne şehrimizdeki ‘Uzlaşı Kültürünü’ yakalayabiliriz, ne de kentimizi ‘İleri Noktalara ‘ taşıyabiliriz.

24 Nisan 1999 günü Malatya Yorum Gazetesinde yazdığım Köşe Yazımın başlığını ’21.Yüzyıl Kentlerin Yüzyılı Olacaktır’ demiş, son paragrafını şu sözlerimle, ‘’21.Yüzyıl kentlerin yüzyılı olacaktır. Günümüzde siyasetin en ciddi yerleri, yerel yönetimlerdir.’’ diye noktalamışım. Siyasete, toplumsal sorunların çözüm süreçleri olarak bakarsak.

Yakın gelecekte kentimizi seviyoruz diyen her siyasetçi, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, üniversitesi, sanayicisi, iş adamı, esnafı, yani tüm hemşerilerimiz, şehrimizin ‘Kültürel Etkinliklerimizi’’ ORTAKLAŞTIRMAK ve SAHİPLENMEK zorunda olduğumuzu düşünüyorum.

Bakın 14-18 Mart tarihleri arasında Hemşerimiz Gümrük ve Ticaret Bakanımız Sayın Bülent TÜFENKÇİ’nin açılışını yaptığı Konya Tarım Fuarında, Konya Ticaret Odası Başkanı ne mesaj veriyor;
‘2016 Konya Tarım Fuarı’nda ziyaretçi sayısında bir önceki yıla göre artış olduğunu ifade eden Başkan Öztürk, Konyanınen fazla ziyaretçi çeken etkinliği olan Tarım Fuarı’nın Konya ekonomisine katkısı 40 milyon TL’dir. Bu vesile ile Konya sektörüne de büyük bir canlılık gelmektedir. Fuarımız şehrimizin en önemli sektörü olan tarım ve tarım mekanizasyonu sektörümüzün daha da büyümesini dünyaya açılmasını sağlamaktadır. 2019’dan itibaren 6 holün tamamının dolacağı en az altı fuar yapılması amacıyla projemiz üzerinde çalışıyoruz. Makine, yapı, gıda, döküm ve hayvancılık fuarlarının da tarım fuarı gibi marka fuarlar haline getireceğiz. Hedeflerimizi gerçekleştirdiğimizde hem sektörlerimizin ticaret hacmini artırmış olacağız hem de Konya ekonomisine çok büyük bir katkı sağlayacağız” dedi. ‘’ Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk; Konya Tarım Fuarı’nın bu sene de yoğun bir katılımla devam ettiğini belirterek “Türkiye’nin en büyük, Avrupa ve Asya’nın üçüncü en büyük tarım fuarını Konya’da, Uluslararası Fuar Merkezi’mizde düzenlemekten büyük mutluluk duyuyoruz. Tamamı dolu 6 holümüze ilave olarak fuaye (dinlenmelik) alanımızda açılan stantlarımızla 66.000 m² kapalı, 20.000 m² açık olmak üzere toplam 86.000 m² alanda yapılan fuarımıza 21 ülkeden 396 firma 1.200 marka ile katıldı. Fuarımızı 288.763 kişi ziyaret etti. Yurt içinden ve yurt dışından fuarımıza katılan firma temsilcilerimize ve fuarımızı ziyaret eden misafirlerimize gösterdikleri ilgi nedeniyle teşekkür ediyorum.’

14- 17 Nisan tarihleri arasında 10’nuncusun gerçekleştireceğimiz ‘Tarım Fuarımızı’ hemşerilerimizle hep beraber izlemeliyiz. Gözlemlerimizi yine hemşerilerimizle paylaşmalıyız. Paylaşmalıyız ki, fuarlarımızı, festivallerimizi tüm kültürel ağlarımızı geleceğe taşıyalım.

Mc Kenzie’nin sosyo ekolojik yaklaşımı bana içinde var olduğum ve şahit olduğum Malatya’mı öz birkaç cümle ile nasıl da özetlemiş.

‘’Mc Kenzie’ye göre bireyler, gruplar, firmalar kentte yer edinmek için rekabet ederler. Bu rekabette başarılı olanlar kentin en iyi yerlerini tutarken, diğerleri istenmeyen, daha kötü bölgelerle yetinmek zorunda kalırlar. Örneğin bir firma kendisi için gereken mekânı elde etmeye çalışır ve o bölgede bulunan konutları kentin dışına atmayı başarır. Kentin büyümesi istila ve yerinden etme süreçleridir.’’

Bu yaşananlara şehrimde içinde yaşayarak tanık oldum. 1935 yılında babam İbrahim Demirkök İsmetiye Mahalesinde iki katlı ev yaptırıyor. 1938 yılında ben doğuyorum. Sonra o evi terk etmek ve Şeyhbayram Mahalesinde bir kooperatife girerek birinci katta bir daire sahibi oluyorum. Yıllarca orada oturuyorum Çocuklarım o evde büyüyor okullarını üniversitelerini bitiriyorlar. Sonra ver elini 85M2’lik Toki Konutları. Tokide beş sene doğdum evi, Beydağı’ndan İzledim. Oysa, yıllarca doğduğum evin balkonunda yatarken, Beydağı’na kar yağışını ne de güzel izlemiştim. Derken oğullarım, Tokiden İstasyon İnönü Mahallesine indirdiler.

Bu serüveni yalnız ben yaşamadım. Kamuya ait binalar da yaşadı. En zorlusu, zoru, Sümer Fabrikası yeriyle başladı. Kendi evimi satmak zorunda kaldığım zaman bu kadar mücadele vermemiştim. Yazılar yazdım. Televizyonda programlar yaptım. Hiç bir zaman Fabrikanın özelleşmesine karşı çıkmadım. Dünyanın geldiği bu aşamada bunun mümkün olmadığı gerçekliğini biliyordum. Ama o yerin kamuya ait olduğunu, bu yerlerin, belediyemize verilmesini savundum. Köşe yazılarımı yazdığım gazetenin yüzlercesini hemşerilerime ellerimle dağıtım. Ve bir gün. PTT önünde tek kişilik bir basın açıklaması yaparak, daha önce Malatya Belediyesi hesabına açtığım ziraat bankasındaki hesaba cebimde var olan elli lirayı yatırdım. İstedim ki hemşerilerim de para yatırsınlar, bu yeri belediye adına alalım dedim. Olmadı. Başaramadım. O günün altı sıfırlı bir milyarı belediye kasasında duruyordur herhalde.

Ama bu zorlu sürecin bir güzelliği oldu. 1990’lı yıllarda Sümer Fabrikası’nın Vazife Evlerine güzel bir Park kazandırıldı. Arkasından Belediye Binamız yerini aldı. Derken Sanat Sokağı ile birlikte çok güzel binlerce hemşerimizin ortaklaştığı kültürler inşa edilen alanlara kavuştuk. İşte tam da bu noktada yine sosyoloji ile yol açan bilim adamları bize yol veriyor.

Bakın Robert Park bu konuda ne diyor? ‘’ Biyotik alan sert bir rekabet alanıdır. Konut, mahalle, alışveriş merkezleri, iş ve ticaret alanları gibi biyotik düzeyler oluştuktan sonra bunun üzerine kentin kültürel düzeyi inşa edilir. Kültürel düzey, o biyotik alanda yerleşen insanların değer yargılarını, okullarını, cami ve kiliselerini, aile ve akrabalık ilişki ve örgütlerini belirtir. Kültürel düzey kent yaşamının ortak duygulara göre düzenlenmesini ve sembolik/psikolojik uyum süreçlerini ifade eder. Kültürel düzey biyotik alanın tersine bir işbirliği alanıdır.

Robert Park’ın dediği gibi, Valiliğimize, Büyükşehir Belediye Başkanımıza, Belediye Başkanlarımıza, Üniversitemize, sivil toplum kuruluşlarımıza, meslek örgütlerimize buradan seslenmek istiyorum.

Geleceğin Malatya’sını kurmak istiyorsak hemşerilerimizin kullanacağı daha çok, daha çok, ortak alanlar oluşturarak, orada hemşerilerimizle birlikte şehrimizin hikâyesini yazalım. Yani kültürlerini oluşturalım.

Fuarlar, festivaller, etkinlikler ortak yaşam alanlarımızdır. Yaşamımızı buralarda ortaklaştıralım.