Genelde çok zorunlu nedenler olmadıkça toplumun ekonomik sorunlarına yönelik toplantıların tamamına katılırım.
Toplantıyı organize edenlerin,ideolojik bakışları,Siyasi yaklaşımlarını çokta dikkate almam.Katıldığım toplantılarda
gerekli gördüğüm durumlarda bilgim dahilinde konuyla ilgili fikirlerimi de mümkün olduğunca açıklarım.
En önemliside varsa yeni bir bilgi onu almaya çalışırım.
Üretici köylü sendikasının Bu konuda düzenlemiş olduğu toplantıya da bu temel düşüncelerim çerçevesinde katıldım.
Daha gitmeden katılımın nasıl olacağı,toplantının nasıl sonuçlanacağı toplantı salonuna girişteki emniyet birimlerinin yoğun ilgisinden tahmin etmemek mümkün değildi.
Halbuki düzenlenen toplantı, sunumda bulunanlar ve konuşmacıların dile getirmiş oldukları sorunların içeriğinden de anlaşıldığı gibi Türkiye toplumunda tarımda üretim yapan tüm çiftçilerin,üreticilerin günlük üretim yaşamlarından kaynaklanan sorunlar ve bu sorunların giderek hayatlarını,varlıklarını çekilmez hale getirmiş olduğu sorunlar ve bu sorunlar karşında ne gibi çözüm yollarını aramaktı.
Yani olması gereken bir toplantı.
Özellikle sunumda bulunan uzman görevli Türkiye tarımının durumu ve bu tablo içerisinde çiftçinin,tarımdaki üretim ve pazarlamanın dününü, bu gün yaşananları ve bu yaşananlar ışığında tarımda yapılan yeni yasal düzenlemeler sonucunda yarın yaşanabilecekleri çok somut olarak örnekleriyle dile getirdi.
İyi,verimli, aydınlatıcı bir eğitim çalışmasıydı diyebilirim.
Şimdi gelgelelimki bu tür toplantılar'ın neden (özellikle kendi ilgi alanları ile ilgili toplum kesimleri tarafından)ilgi görmediği ve katılımın neredeyse hiç olmadığıdır.
Bazı konuşmacılar bu konuya gösterilen ilginin yetersizliğini çok doğru olarak belirttiler.
Yeterlimi? Hayır değil.
Bazı konuşmacılar aslında bu durumun Türkiye deki siyasi atmosferle direk ilgili olduğuna bağladılar ise de bu tek başına yeterli bir gerekçe de değil.
Sadece bu toplantı değil.Diğer; özellikle ekonomik ve mesleki amaçlı, diğer kurum ve kuruluşların yine özellikle, kamu eliyle organize edilen toplantılar da da böylesine ahım, şahım bir katılım olmuyor.
Katılımcılar birinci,ikinci ve üçünçü derece organizatörler ve ilgili meslek kuruluşlarının başkan ve yardımcıları varsa sekreterleridir.
Yine konumuna göre o toplantıdan bir şekilde ekonomik ve siyasi olarak menfaat içerisinde ve beklentisinde olan eş, dost ve akraba kesimleridir.
Onun dışında ki katılımlar her zaman için parmakla sayılacak kadar azdır.
Peki neden bu ilgisizlik,duyarsızlık?
Aslında bu 12 eylül askeri darbesinden sonra günümüze kadar sistemli ve çok bilinçli olarak mevcut sistemin uygulayıcısı olan siyasi iktidarlar tarafından uygulanan toplumun yeniden yapılandırılması ile ilgili bir uygulamanın doğrudan sonucundan başka bir şey değildir.
Yani hayatın her alanında toplumun tabanda örgütlenmesini minimize ederek maddi bir güce dönüşmesini engellemek.
Bunun yerine siyasi iktidarların kontrolünde, bir anlamda onların politikalarını onlar adına toplum içerisinde uygulayacak olan sivil,mesleki görünümlü örgütlenmeler yaratarak kendi politikalarına karşı oluşabilecek siyasi ve sosyal örgütlenmelerin önüne geçmek.
Siyasi ve sosyal olarak gelişmiş eğitim düzeyleri yüksek olan toplumlarda bu tarz sivil toplum örgütlenmelerinin oluşması iktidarlar eliylede olsa neredeyse olanaksızdır.Ama tersi, ekonomik,sosyal,siyasal ve özellikle eğitim olarak yeterince gelişmemiş veya bu alanda gelişme sürecindeki toplumlarda bu tarz örgütlenmeler iktidarlar için bulunmaz birer araçtırlar.
Günümüzde özellikle meslek odaları adı altında örgütlenmiş olan sivil toplum kuruluşlarının tüzük ve proğramlarına,Siyasi ve sosyal faaliyetlerine bakın bunu daha net görebilirsiniz.
Yani bu kuruluşlar siyasi iktidarların ilgili alandaki politikalarının uygulayıcılarıdır diyebiliriz.
Yaklaşık olarak 39 yıldır iktidarlar tarafında topluma enjekte edilen bir toplumsal örgütlenme anlayışını kıt kanat imkanlarla bir çırpıda değiştirmenin imkanı yoktur.
Bunun için güçlü bir siyasi ideolik örgütlenme ve bunu uygulamaya dönüştürecek kadrolar lazım.
Halbuki toplantıyı düzenleyen parti temsilcileri bu ideolojik yanlarını arka plana atarak, bir anlamda daha geniş ve daha kolay bir örgütlenme için kendi politikalarında bir anlamda taviz veriyorlardı.
Bu taktiksel anlamda belki doğru olabilir.Ama uzun vadelik strateji bir örgütlenmede sonuç vermez.
Toplantı salonundaki manzara gibi.
Toplumun önüne bir bütün olarak çıkıp daha somut ve net politikalarla çıkmak daha sonuç verici olur.
Yanı bizim partinin bu alandaki politikası örgütlenme anlayışı budur diyebilmek daha inandırıcı olur.
Ve toplumda her bakımda karşılık bulur.
Bir diğer ayrıntıda.Toplum somut elle dokunulabilecek sonuç odaklı bir örgütlenmeyi görmek ister ki ondan sonra ha bak bunlar yaptı ve faydalarıda ortada diyebilmeli..
TÜM ÜRETİCİ KÖYLÜ SENDİKASI
Tacettin Elmas
Yorumlar
Trend Haberler

Bu İlçede Evi, Arsası Olan Yaşadı: Malatya'nın En Güzel İlçesi Seçildi!

Son Dakika! Malatya’da Hastane Tavanı Çöktü

Malatya’nın Gündemi Belli Oldu: Bu 7 Soru Herkesin Dilinde!

Malatya’da T.C. kimliklerinin son hanesi 0-2-4 olanlar dikkat!

Adıyaman'da Uzatıldı, Malatya'da Uzatılmayacak

Son Dakika! 5.7’lik Deprem 100 Evi Vurdu