Yıldırım Gürses'in oğlu Yıldırım Beyazıt Gürses, babasının büyük bir sanatçı olduğunu, Devlet Operası sınavlarını birincilikle kazandığını, Türk sanat müziğini de birincilik ödülleriyle icra eden nadir sanatçılardan olduğunu söyledi.
Babasının, Türkiye'de telif haklarına sahip çıkmak üzere ekibiyle Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliğini (MESAM) kurduğunu ve MESAM'ın ilk başkanlarından olduğunu dile getiren Beyazıt Gürses, 'MESAM'ın kurulduğu yıllar, benim çocukluk yıllarıma denk geliyor. Telif haklarının belli bir noktaya gelmesi için ekibiyle gerçekten büyük bir mücadele vermişti. Türkiye'de birçok bestekar, eserleri her yerde çalınmasına rağmen yokluk içindeydi, kimisi sağlıklarından bile oldu. Bütün dünyada oturmuş olan telif haklarının Türkiye'de de yerleşmesi acilen gerekiyordu. Babam ve ekibi MESAM'ı kurarken büyük bir görev üstlendi ve telif haklarının altyapısı hazırlayarak, sorumluluklarını yerine getirerek, günümüz kuşağına taşınmasında çok sağlam bir temel attılar.' ifadelerini kullandı.
Beyazıt Gürses, babasının 400'e yakın beste bıraktığının altını çizerek, şu bilgileri verdi:
'Babamın bestelerine büyük bir talep olduğunu hepimiz görmekteyiz. Sürekli güftekarlarla işbirliği halindeyiz. Babamın gerçekten Türkiye'de yapılan birçok müzik türüne girebilecek eserleri var ve bu eserler son derece global olup her türlü müzik türüne uyabilmekte. 400'e yakın flaş olmuş beste yapmak ve bu bestelerin çok uzun yıllar aynı dirilikte, ülkemizde ve tüm dünyada seslendirilmesi hiç kolay değil. Zaten bir sanatçıyı ölümsüz yapan da budur.'
Babasının bestelerini ut ile yaptığına işaret eden Beyazıt Gürses, 'Babam besteyi yaptığı anda notayı geçme kabiliyeti müthişti. Anneme hep danışarak yapardı. Konserlerinde de annem babama hep eşlik etmiştir. Hemen hemen dünyanın çoğu ülkesinde ve Türkiye'mizin tüm şehirlerinde konserler verdiler. Onlar hem hayat hem de müzik arkadaşıydı. Babam Türkiye'de çok sesli ve çok sazlı müziği başlattığı gibi, çok sesli konser dönemini de başlatmıştır. Babam Yıldırım Gürses bütün bu anlattıklarımın yanında müzik dışında, çok başarılı bir iş adamıydı da.' dedi.
Beyazıt Gürses, Bursa'da Merkez Camisi'nin yanındaki Kent Müzesi'nde Yıldırım Gürses, Müzeyyen Senar ve Zeki Müren'e ait bir bölüm olduğunu, babasının bazı eşyalarıyla fotoğraflarının müzede sergilendiğini kaydetti.
Yedi yaşında ilk konserini verdi
Nasuhi Bey ile Müeyyet Cevriye Hanım'ın oğlu Yıldırım Gürses, 21 Ocak 1938'de Bursa'da dünyaya geldi.
Sanatçı, ut çalan babası ve ona şarkılar söyleyerek eşlik eden ablası Cahide Hanım'ın vesilesiyle küçük yaşlardan itibaren müziğe ilgi duymaya başladı.
Gürses, ilköğrenime başladığı Bursa'nın Yenişehir ilçesinde, henüz 7 yaşındayken ilk konserini verdi.
Çelebi Mehmet Ortaokulu ve Bursa Ticaret Lisesinden mezun olan sanatçı, lise yıllarındaki hocası Faruk Üsküdari'nin yönlendirmeleriyle Türk musikisi çalışmalarını geliştirdi, Türk ve Batı müziği üzerine eğitim aldı.
Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi İşletme Bölümünden 1961'de mezun olan Gürses, 1951'de katıldığı bir yarışmada 'Bursa Ses Kralı' seçildi. Sanatçı, 1959'da 'Üniversitelerarası Ses Kralı' ödülünü aldı.
Henüz 20 yaşındayken Ankara Radyosunun açtığı sınavı kazanan sanatçı, 1961'de girdiği Ankara Devlet Operası sınavında Türkiye birincisi oldu ancak 7-8 ay kadar çalıştıktan sonra operadan ayrıldı.
TRT Ankara Radyosu sınavını da birincilikle kazanan Gürses, aynı yıllarda kendi bestelerini Kazablanka Gazinosu'nda seslendirdi. Sanatçı, radyodaki çalışma arkadaşı Ayla Özben ile 1962'de evlendi ve bir oğlu oldu.
Altın Mikrofon ödülünü kazandı
Yıldırım Gürses, 1965'te Hürriyet gazetesinin düzenlediği 'Altın Mikrofon' yarışmasında, sözü, müziği kendisine ait 'Gençliğe Veda' eseriyle birinciliği elde etti. Sanatçı, orkestrasıyla kazandığı bu başarının ardından Türk müziğinde çok sesliliğe geçiş dönemini başlattı.
Yarışmadan sonra popüler müziğin önemli isimlerinden biri haline gelen Gürses, 'Son Mektup', 'Mazideki Aşk', 'Bir Kırık Kalp', 'Bir Garip Yolcu' ve 'Sonbahar Rüzgarları' eserleriyle başarı yakaladı.
Aynı dönem film müzikleri alanında da zirveye ulaşan sanatçı, 1980'lerin başında Ajda Pekkan için hazırladığı 'Affetmem Asla Seni' albümü ile ününü katladı. Aynı albümde yer alan 'Dertliyim Arkadaş', 'Eller Eller' ve 'Gül Dudaklım', sanatçının ses getiren şarkıları oldu.
Yıldırım Gürses'in 'Mevsimler Yas Tutup Çöller Ağlasın', 'Liseli Kız', 'Çal Kanunum Çal' ve 'Mazideki Aşk' eserleriyle Arif Nihat Asya'nın 'Fetih Marşı' şiirine getirdiği yorumu büyük ilgi gördü.
'Hoş Sada' albümü 1980'li yıllarda Türkiye'de en çok satılan albümler arasında yer alan Gürses, Emel Sayın ile kendi bestelerinden oluşan ve müzik direktörlüğünü üstlendiği 'Neşe-i Muhabbet Müzikali'nde sahne aldı.
Kariyeri boyunca 500'den fazla ödül aldı
Ekibi ile 1986'da Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliğini (MESAM) kuran Gürses'in en iyi şarkılarından oluşan 'Anılarla Yıldırım' albümü ise 1999'da yayımlandı.
Sanat kariyeri boyunca 500'den fazla ödül alan sanatçı, 30'a yakın albüm ile 400'e yakın besteye imza attı.
Yıldırım Gürses, 18 Kasım 2000'de 62 yaşındayken hayatını kaybetti, cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.