Büyük bir coşkuyla, çok daha zengin etkinliklerle, milletçe el ele kutlayacak olduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisimizin açılışının 100. yıldönümünü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı bu yıl evlerimizde, balkonlarımızda, pencerelerimizde, bedenlerimiz ayrı olsa bile tek ruh, tek düşünce, tek yürek olarak kutlayacağız.
Dünyada yaşananlara bakınca buna da şükür...
Takvimler 23 Nisan 1920'yi gösterirken Ankara'da toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi, üzerinde ittifak ettiği hayati kararlarla Aziz Türk Milleti'nin üzerindeki kara bulutların dağıtılması, düşmanların bertaraf edilmesi, Vatanımızın bölünmez bütünlüğünün muhafazası ve hürriyet yolundan atılan adımları yönlendirmiş, mevcudiyetiyle makus talihimizin değiştirileceği umudunun tohumlarını her Türk evladının yüreğine ekmiştir.
Milletimiz o güne kadar nice evladını feda etmişti Vatana. Onlar ki alına al kan kattıkları bayraklarının hilaline âşık, yıldızına sevdalıydılar. Nasıl olmasınlar ki? Namus değil miydi bayrak, şeref değil miydi? Yeter ki dalgalansındı Ebedi Yurt’un üstünde. Yeter ki şeref ayakaltı olmasındı. Türk ne için vardı?
Ya Vatan? Ana, ata, yâr, evlat… Hangisi daha azizdi ki Vatan’dan? Hangisi için geçilebilirdi ki ondan? Hangisinin bir anlamı kalırdı ki o olmadan?
Âsım’ın Nesli idi onlar ve kutlu idi kıyamları. Ölmek için değildi ölümleri! Bu gidişler yurdu yaşatmak, namusu çiğnetmemek içindi... Yıldızı bağrına basmış Hilalin şerefle dalgalanması içindi binlerce güneşin ufukta yitişi…
Şair’in dediği gibi:
İnsan büyür beşikte
Mezarda yatmak için.
Ve…
Kahramanlar can verir
Yurdu yaşatmak için.
Her kalem aciz, her kelime kifayetsiz, her dil mecalsizdir onların şanlı destanını anlatmak için. Minnettarız...
Türk Çocuğu unutmamalıdır ki kendisi Necip Milletimizin umut çiçeği, parlayan yıldızı, aydınlık geleceğidir. Çocuklarımızın sağlıklı, eğitimli, başarılı bireyler olması için bütün tedbirleri almak biz büyüklerin asli görevidir. Çünkü hepimiz çocuklarımızın yarın geleceği makamlarda, üstleneceği görevlerde, omuzlayacakları sorumluluklarda birer emanetçiyiz ve emanetlerimizi sayılı günler sonra onlara devredeceğiz.
Her hususta olduğu gibi çocuklar hakkında da ileri görüş sahibi olan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 23 Nisan'ı işte bu duygularla çocuklarımıza bayram olarak hediye etmiştir. Ve bu sevinç sayha sayha yayılarak tüm dünya çocuklarına ulaşmıştır.
Maalesef bu yıl farklı milletlere mensup çocukları ülkemizde misafir edemeyeceğiz, okullarımızı, sınıflarımızı süsleyemeyeceğiz, arkadaşlarımızla oyunlar oynayamayacağız...
Ama elde Bayrak, dilde şarkılar ve marşlar olduğu halde evlerimizi bayram yerine çevireceğiz. Bayraklarımızı asacağız, İstiklal Marşımızı balkonlarda coşkuyla okuyacağız, yerde bedenlerimiz fiziki mesafe kurallarına uyacak ama seslerimizi göklerde buluşturup yurdun her köşesine ulaştıracağız...
Ve inanıyorum ki bu kara günleri de geride bırakacağız.
Bu vesileyle Gazi Meclisimizin 100. yaş gününü ve bütün çocuklarımızın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyorum.
Bir nebze buruk idrak edeceğimiz Ramazan Ayı'nın da bütün insanlığa hayır ve bereket getirmesini Yüce Allah'dan (cc) niyaz ediyorum.
Sağlık ve esenlik dileklerimle.