Yıl iki bin yirmi iki dokuz temmuz günlerden cumartesi günü mübarek Kurban Bayramının birinci günü şükürler olsun Allah bize bu günleri nasip etti hamd olsun. Bayram namazını kılmakta nasip oldu şöyle bir düşündüm geçen yıl aramızda olan kardeşlerimizin bir kısmı aramızda yoktu. Ne oldu diyeceksiniz efendim ahirete göçüp gittiler. Ebedi âleme göçüp giden kardeşlerimizin cümlesine cenabı Allah’tan rahmet diliyorum. Onlar göçüp gittiler biraz sonrada biz göçüp gideceğiz. Allah hayırlı ölümler versin diliyorum. Efendim ecel gelip çatmadan birbirimizin kıymetini bilelim bu mübarek Bayram günleri bizler için bir fırsat büyüklerimizi ziyaret edelim şu gelmedi bu gelmedi demeyelim ana babamızın dost ahbabın komşuların bayramını kutlamaya gidelim. Sabahleyin haberleri dinlediğimde bazı kardeşimiz haklı olarak eski Bayramların daha coşkulu olduğunu anlatıyorlardı. Eskide insanların bu günkü gibi imkânı yoktu fakat bir yavan ekmeği de olsa güler yüzle paylaşmasını biliyordu. Ne diyelim bu duyarsızlık bize nerden geldi diye merak ediyorum. Neredeyse Bayram namazından sonra camide çıkan insanlar dahi birbirine Bayramın kutlu olsun demeyecek kadar deyişmişiz. Gün geçtikçe insanların yalnızlaştığını görmekteyiz. Allah sonumuzu hayır etsin diliyorum. Malatya’mızın geleneklerine bağlı olan bazı kardeşlerimiz az da olsa var hamd olsun. Menfaat beklemeden birbirine selam verip birbirinin hatırını sorup Bayramını kutluyor. Yine de geçen yıllarda insanları evlerde mahsur bırakan salgından sonra bu Bayram insanlar daha fazla birbirini ziyaret edip Bayramını kutlayacak diye umut ediyorum. Ne diyelim eskide Bayramlarda Malatya’mızda yemekte çok yapılırdı örneğin içli köfte yani dolma köfte yapar Bayram günü misafire ikram ederdi analarımız. Kalbur hurması tatlısı Bayramlarda sofralarımızda yerini alırdı. Tabi ki kuru fasulye patates tiridi aşağı yukarı her evde hazırdı. Yoğurtlu döğme çorbası sütlaçta sofralarda yerini alırdı. Efendim yani şimdi de baklava burma yani her çeşit tatlı evlerde var fakat insanlar eskisi kadar birbirine ikram edemiyor, niye çünkü gelip giden olmazsa kime ikram edecek. Gün geçtikçe insanlar yalnızlaşıyor inşallah kendi aramızda yine selamı hatır sormayı yayar bu garip yalnızlığa çare buluruz diye umut ediyorum. Bizim insanımız cömerttir bunu iyi biliyorum yeri geldiğinde bir ekmeğini dost ahbabıyla hiç tereddüt etmeden paylaşır bunu biliyorum. Koca bir şehirde birkaç kişi cimri olsa da istisnalar kaideyi bozmaz derler ya doğru demişler. Yani elimizden geldiği kadar aramızda selamı yayalım yabancılaşmayalım geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız bizlerden güzel örnekler alsın. Eskide komşular bahçeli evlerde sacın üzerinde ekmek pişirince yolda geçen komşular ekmek pişen evin önünde geçerse bir sıcak ekmek alır öyle geçerdi. Ekmek almazsa ekmek pişiren analarımız küserdi üzülürdü vay şu komşu sıcak ekmek aladan gitti ne kadar ayıp oldu derlerdi yani ekmek ikram ettikleri zaman sevinirdi o güzel insanlar. İnsanlarda bu derece samimiyet vardı. Acaba diyorum bu yüksek binalar mı bu geleneklerimize gölge düşürdü diye bazen düşünüyorum. Yine de umutsuz değilim bu Bayram daha da güzel coşkulu geçecek diye umut ediyorum bu mübarek kurban Bayram’ı cümle insanlığa barış huzur sağlıklı güzel günler getirsin analar ağlamasın eşler birbirini kırmasın yuvalar yıkılmasın gencecik fidanlar solmasın diliyorum dünya geniş herkes sığar. Allah’a emanet olun Bayramınızı cani gönülden kutluyorum. Beş dörtlüğümü sizlerle paylaşayım.

Gelin umuda koşalım,

İnsanların yüzü gülsün,

Herkesle bayramlaşalım,

Gönüller sevgiyle dolsun.

Bir olsun hısım akraba,

Onlarda gösterdi çaba,

Yola bakar ana baba,

Vefanın şarkısı çalsın.

Farkı olmaz teyze bibi,

İnsanın anası gibi,

Sevgi gönüller tabibi,

Ana baba huzur bulsun.

Aş pişirmiş Fatma ana,

Saygıda dönelim düne,

Gölge düşmesin bugüne,

Herkes bizden ibret alsın.

Kaya der gönüller coşar,

Sevgi dağı taşı aşar,

Misafirler dolar taşar,

Hoş bir seda baki kalsın.